Serbest Meslek Erbabının Vergilendirilmesindeki Haksızlıklar
Şadi ÇETİN
Yeminli Mali Müşavir
I.SERBEST MESLEK ERBABI:
Gelir Vergisi Kanuna göre; her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olarak tanımlanmıştır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır (Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır).
Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.
Gelir vergisi uygulanmasında aşağıda sayılan kişiler serbest meslek işleri dolayısiyle serbest meslek erbabı sayılırlar:
1. Gümrük komisyoncuları, bilumum borsa ajan ve acentaları, noterler, noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar.
2. Bizzat serbest meslek erbabı tarifine girmemekle beraber serbest meslek erbabını bir araya
getirerek teşkilat kurmak veya bunlara sermaye temin etmek suretiyle veya sair suretlerle serbest meslek kazancından hisse alanlar.
3. Serbest meslek faaliyetinde bulunan kollektif ve adi şirketlerde ortaklar, adi komandit şirketlerde komanditeler.
4. Dava vekilleri, müşavirler, kurumlar ve tüccarlarla serbest meslek erbabının ticarî ve meslekî işlerini takip edenler ve konser veren müzik sanatçıları.
5. Vergi Usul Kanunu’nun 155′ inci maddesinde belirtilen şartlardan en az ikisini taşıyan ebe, sünnetçi, sağlık memuru, arzuhalci, rehber gibi mesleki faaliyette bulunanlar (şartlardan en az ikisini taşımayanlar ile köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5.000’i aşmayan yerlerde faaliyette bulunanların bu faaliyetlerine ilişkin kazançları gelir vergisinden muaftır.)
II. SERBEST MESLEK KAZANCININ TESPİTİ:
Serbest meslek kazancı; bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyle yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır. Müşteri veya müvekkilinden, serbest meslek faaliyeti ile ilgili olmak üzere para ve ayın şeklinde alınan gider karşılıkları kazanca ilave edilir. Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde Vergi Usul Kanunu’nun 328’inci maddesine göre hesaplanan müspet fark kazanca eklenir. Vergi, resim, harç, keşif, şahitlik, bilirkişilik ve ekspertiz gibi hususlara harcanmak üzere müşteri veya müvekkilden alınan ve tamamen bu hususlara sarf edilen para ve ayınlar kazanç sayılmaz. Serbest meslek erbabı, mesleki kazançlarını Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tuttukları “Serbest meslek kazanç defteri”ne istinaden tespit ederler.
Serbest meslek kazancının tespitinde tahsil esası geçerlidir. Serbest meslek erbabı için;
1. Ittıla hasıl etmeleri kaydiyle, namlarına kamu müessesesine, icra dairesine, bankaya, notere veya postaya para yatırılması;
2. Serbest meslek kazancı olarak doğan alacağın başka bir şahsa temliki (Temlikin ivazlı olup olmadığına bakılmaz. İvazlı temliklerde ivazın tahsil şartı aranmaz.) veya müşterisine olan borcu ile takası; Tahsil hükmündedir.
III. SERBEST MESLEK KAZANCININ TESPİTİNDE İNDİRİLECEK GİDERLER:
Serbest meslek kazancının tespitinde indirilecek giderler Gelir Vergisi Kanununun 68. maddesinde sayılmıştır. Söz konusu düzenlemeye göre; Serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir:
1. Mesleki faaliyetin icrasına tahsis edilen işyeri kirası (ikametgahlarının bir kısmını işyeri olarak kullananlar, ikametgahın tamamı için ödedikleri kira ile ısıtma ve aydınlatma gibi sair masrafların yarısını indirebilirler. İşyeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını işyeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler);
2. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen aydınlatma, ısıtma, telefon, kırtasiye giderleri, müstahdem ücretleri, meslek, ilan ve reklam vergileri ile işyerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçlar;
3. Mesleki faaliyetin ifasında başkalarına gördürülen hizmetler için ödenen paralar;
4. Alınan meslek kitapları ve meslek dergileri için ödenen bedeller ve mesleki teşekküllere ödenen aidat;
5. Mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri (Seyahat maksadının gerektirdiği süre ile sınırlı olmak şartıyla);
6. Meslekin ifasına lüzumlu aletlerin eczaların ve sair maddelerin tedariki için yapılan giderler;
7. Mesleki faaliyette kullanılan tesisat ve demirbaş eşya için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar (Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde mezkur kanunun 328′ nci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil);
8. Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları;
9. Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatlar;
10. İşle ilgili olarak şehir içi ulaşım, posta, telgraf ve odabaşı ücretleri gibi müteferrik giderler ile envantere dahil olan binek otomobillerinin giderleri ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanları.
Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak indirilemez.
IV. SERBEST MESLEK ERBABININ ALEYHİNE OLAN VERGİSEL DÜZENLEMELER:
Serbest meslek erbabı mükellefler tarafından, Gelir Vergisi Kanununun 68. maddesinde sayılan giderlerin dışında her hangi bir harcamanın gider yazılması mümkün değildir. Serbest meslek erbabı (SME) mükelleflerin gider yazamayacakları belli başlı harcamalar ile SME’nın aleyhine olan vergisel düzenlemelere aşağıda değinilmiştir.
a) Kiralanan Otomobil Giderleri: 01.01.1999 Tarihinden önce envantere kayıtlı otomobillerin giderlerinin ve amortismanlarının yarısı gider yazılabiliyordu. Bu tarihten itibaren söz konusu giderlerin tamamının gider yazılmasına imkan sağlanmıştır. Ancak otomobil giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için gidere konu otomobilin envantere kayıtlı olması şarttır. Bu cümleden olarak serbest meslek erbabı kiraladığı taşıtın giderlerini kanuni defterine gider olarak kaydedemez. GVK’nun 68. maddesinin 10.fıkrasında “envantere dahil olan binek otomobillerinin giderleri”nin gider yazılabileceği belirtildiğinden, envantere dahil olmayanların gider yazılamayacağı sonucu çıkmaktadır.
b) Azalan Bakiyeler Üzerinden Amortisman Ayrılması: Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile yok edebilirler (VUK Md.315). Bu düzenlemeden anlaşıldığı üzere; sadece SME değil, bilanço esasına göre defter tutmayan gelir vergisi mükellefleri de bu usulden yararlanamamaktadır. Bu usulden yararlanabilen mükellefler, amortismana tabi iktisadi kıymetler için envantere girdiği ilk yıllarda daha fazla amortisman gideri yazabilmektedirler. Azalan bakiyeler usulünde amortisman gideri normal amortismanın iki katıdır. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler iki kat amortisman ayırabilirken diğer mükellefler (SME dahil) bu avantajdan yararlanamamaktadırlar.
c) Yenileme Fonu: Satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan elde edilen kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu karlar o yılın matrahına eklenir. Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kar, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur (VUK Md.328). İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı (satış karı veya zararını) defterlerinde hasılat veya gider kaydederler. Satışın karlı olması durumunda yenileme fonu ayıramazlar. Satış karının tamamını ilgili dönemim kazancının tespitinde gelir olarak yazmak zorundadırlar.
d) Maliyet Bedeli Artırımı: Mükelleflerin iktisap tarihinden itibaren en az iki tam yıl süreyle işletmelerinde kayıtlı bulunan gayrimenkul, iştirak hisseleri ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları halinde, bu iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli bunların elden çıkarıldıkları ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak kazancın tespitinde dikkate alınabilir. Bu hüküm 39 uncu madde gereğince işletme hesabı esasına göre ticari kazancın tespitinde de uygulanır. Bilanço esasında defter tutan mükellefler tarafından artırılan maliyet bedeline tekabül eden kazançlar, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilir. Bu fon, sermayeye ilave dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, o yılın kazancına dahil edilerek vergiye tabi tutulur. Söz konusu iktisadi kıymetlerin alım satımı ile devamlı olarak uğraşanlar, alım satımını yaptıkları iktisadi kıymetler için bu hükümden yararlanamaz. Bu mükelleflerin kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurlarının sadece ilgili dönemde ayrılan fonu aşan kısmı gider kabul edilir (GVK Md.38). SME bu vergi avantajından da yararlanamaz.
e) Temsil Ağırlama Giderleri: Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler (İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.) indirilecek giderler arasında sayılmıştır. GVK’nun 40/1 Md. kapsamında işle ilgili temsil ve ağırlama giderleri ticari kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmektedir. Serbest meslek erbabının böyle bir harcamayı gider olarak kayıtlarına intikal ettirmesine yürürlükteki mevzuat müsait değildir.
f) Eş ve Çocuklara Ödenen Ücretler: Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar gider olarak yazılamaz(GVK Md.41/2). İşsizliğin had safhada olduğu günümüzde; serbest meslek erbabının kendi çocuğunu işsiz güçsüz sokağa bırakıp, yanında başkalarını çalıştırmak zorunda kalmasını anlamak zordur.
g) Yeniden Değerleme: Bilanço esasına göre defter tutan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (imtiyazlı şirketler hariç; kollektif, adi komandit ve adi şirketler dahil) bilançolarına dahil amortismana tabi iktisadi kıymetleri ve bu kıymetler üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları, her hesap dönemi sonu itibariyle ilgili mevzuatta öngörülen şartlarla yeniden değerleyebilirler. Serbest meslek erbabı bilanço esasına göre defter tutmadığından yeniden değerleme yapamaz ve yeniden değerlenmiş değerler üzerinden daha fazla amortisman ayıramaz.
h) Gelir Vergisi Stopajı: Gelir Vergisi Kanununun 94/2 maddesi uyarınca; yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden: 18’inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %15, diğerlerinden %20 tevkifat yapılmaktadır. Serbest meslek erbabı düzenlemiş olduğu her “Serbest Meslek Makbuzu”nda söz konusu kesintiyi dikkate alarak 2003 yılı için %22 (2004’de fon payı kalkacağı için %20) oranında eksik tahsilat yapmaktadır. Bu nedenle geçici vergiyi diğer mükelleflerden daha erken (bir bakıma aylık) ödemiş olmaktadır.
V.SONUÇ:
Serbest meslek erbabının aleyhine olan vergisel düzenlemelerin bazılarını anlamak mümkün olsa bile; bazılarını anlamak veya adaletli bulmak imkansızdır. Bir doktorun, avukatın vb. meslek mensubunun niçin temsil ve ağırlama gideri olamaz? Bunu sadece reklam yasağı ile izah etmek mümkün değildir. İş hayatında insani değerlerin hiç mi önemi yoktur? Bir serbest meslek erbabının yanında çalışan personele ödediği ücret gider sayılır da, niçin kendi çocuğu ya da eşi yanında çalışırsa ona ödediği ücret gider sayılmaz? Verginin kavranmasında olayların gerçek mahiyeti esas değil midir? Otomobil alacak parası yoksa, serbest meslek erbabı neden otomobil kiralayamaz ve buna ait gideri neden yazamaz? Serbest meslek erbabına da azalan bakiyeler usulüne göre amortisman ayırma hakkı tanınsa, acaba serbest meslek erbabından alınan yılık vergilerde binde kaç azalma olur?
Soruları daha çoğaltmak mümkündür. Her mükellef, anayasal düzenlemenin ruhuna uygun olarak; ödeme gücüne göre ve diğer yurttaşlarla eşit oranda vergi ödemek ister. Vergi de adaleti sağlamak devletin görevidir. Yasaklarla bir yere varmak mümkün değildir. Giderlerin kısıtlanması yerine; her şeyin kayıtlı olduğu ve makul olan her giderin kabul edildiği bir sisteme geçilmesi gerekmez mi? Belge düzeninin yerleşmesi bakımından özel (şahsi) giderlerin bile gider kaydına izin verilmesi düşünülmelidir. Kayıt dışı ekonominin vergi sistemimize yaptığı tahribatı daha önce yine bu köşede bir başka yazımızda anlatmıştık. Ekonomimizin neredeyse yarısının kayıt dışı olduğundan bahsedilmektedir. Vergi gelirleri sadece Gelir veya Kurumlar Vergisi’nden ibaret değildir. Kayıtlı ekonominin daralması ile öncelikle Katma Değer Vergisi gelirlerinde çok önemli bir artış sağlanacaktır.
01 Ağustos 2003 tarihi itibariyle parlamentomuz tatile girmiştir. Yeni yasama döneminde vergi reformu adı altında önemli düzenlemeler yapılacağı bilinmektedir. Aşırı verginin vergiyi öldürdüğü, adil olmayan vergileme rejiminin mükelleflerin vergi ödeme isteğini yok ettiği ve kayıt dışı ekonominin Türk Vergi Sistemi’ni baltaladığı gerçeğinden hareketle; gerçek anlamda bir vergi reformu yapılmalıdır. Bu cümleden olarak; serbest meslek erbabı için de vergiyi özendiren, diğer mükellef gruplarıyla aralarındaki farkı azaltan veya kaldıran köklü değişikliklerin yapılması halinde bu mükellef grubundan alınan vergilerin daha da çoğalacağı düşünülmektedir.