Danıştay Kararı E.2001/2065
T.C
DANIŞTAY
Üçüncü Daire
Esas No : 2001/2065
Karar No: 2003/523
Özeti : Limited şirket ortağı olan davacı, şirketten tahsil imkanı bulunmayan 1993 takvim yılına ilişkin vergi borcundan dolayı, 6183 sayılı yasanın 35’inci maddesinin 1993 takvim yılında yürürlükte bulunan hükmü uyarınca şirkete koyduğu sermaye miktarında sorumlu olacağından, anılan yasa maddesinin 29.7.1998 tarihi itibarıyla yürürlüğe giden değişiklik hükmüne göre vergi borcundan şirketteki sermaye hissesi oranında sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı hk.
Temyiz Eden : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı adına ortağı olduğu … Finans Danışmanlık Ticaret Limited Şirketi’nin net aktif vergisi, ekonomik denge vergisi ve kaçakçılık cezasından oluşan vergi borçlarının tahsili amacıyla 213 sayılı Yasa’nın 10’uncu ve 6183 sayılı Yasa’nın 35’inci maddeleri uyarınca düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada; idarece ödeme emri içeriği vergi ve cezaların şirketten tahsil olanağı kalmadığı ortaya konulmuş ve borçların tahsili için davacı adına ödeme emri düzenlenmiş ise de, 6183 sayılı Yasa’nın 35’inci maddesine göre davacının şirket borcundan dolayı şirkete koyduğu sermaye oranında sorumlu tutulması mümkün olduğundan ödeme emrinin sermaye hissesini aşan vergilere ilişkin kısmında isabet görülmediği gerekçesiyle ödeme emrinin davacının şirketteki sermaye hissesi oranını aşan vergilere ilişkin kısmının iptal eden, davanın ödeme emrinin davacının sermaye hissesi oranına isabet eden vergilere ilişkin kısmını ise reddeden Zonguldak Vergi Mahkemesi’nin 20.4.2000 gün ve E: 1999/464, K:2000/131 sayılı kararının; şirketten tahsil olanağı bulunmayan vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : Sibel Korucu
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : Ahmet Alaybeyoğlu
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülem hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 1993 yılında yürürlükte bulunan 35’inci maddesine göre limited şirket ortaklarının ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı vazettikleri veya vaz’ını taahüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükmüne yer verilmiş, Yasa hükmünde 4369 sayılı Kanunun 21’nci şirket ortaklarının şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan sorumlu olacakları öngörülmüştür.
İncelenen dosyadan, ortağı olduğu limited şirketin 1993 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu tahakkuk ettirilen cezalı net aktif vergisi ve ekonomik denge vergisinin şirketten tahsil imkanı bulunmadığından söz edilerek davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada, vergi mahkemesince davacının ödeme emri içeriği vergi alacağından sermaye hissesi oranında sorumlu olduğu görüşüyle davanın, ödeme emrinin davacının sermaye hissesine isabet eden vergilere ilişkin tutara karşı açılan kısmının reddedildiği, ödeme emrinin bu tutarı aşan vergilere ilişkin kısmının ise iptal edildiği anlaşılmaktadır. 29.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik hükmünün 1993 takvim yılına ilişkin vergilerle ilgili uyuşmazlığa uygulanmasına olanak bulunmadığından ve değişiklik öncesi yürürlükte bulunan Yasa hükmü gereği davacının şirket borçlarından, şirkete koyduğu sermaye miktarında sorumlu tutulması gerektiğinden , vergi mahkemesince belirtilen değişiklik hükmü esas alınarak karar verilmesi hukuka uygun düşmemiş ise de; davacı tarafından vergi mahkemesi kararına karşı temyiz isteminde bulunulmadığından ve mahkeme kararlarının temyiz eden aleyhine bozulamayacağı yolundaki genel hukuk ilkesi gereği temyize konu kararın bozulması olanaklı bulunmadığından temyiz isteminin reddine 28.1.2003 gününde oy birliğiyle karar verildi.