Dönem Sonu İşlemleri
Ticari işletmelerde dönem sonu işlemleri, ayrı bir önem arz etmektedir. Genel ilke olarak takvim yılı esasına göre belirlenen vergilendirme dönemi sonunda, dönemsel faaliyet sonucunun belirlenebilmesi için yapılan çalışmalar sırasında, mevcut varlıkların değerlendirilmesinde, yasal düzenlemeler çerçevesinde mevcut ilkelerin dikkate alınması zorunlu olmaktadır.
Dönem sonu işlemleri belli bir tarih itibarıyla işletmelerin mali tablolarını hazırlamak ve bu mali tablolarda yer alacak bilgilerin gerçekliği ve doğruluğunu sağlamaya yönelik olarak yapılan işlemlerdir. (Altındağ, Mehmet “Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi” Vergi Dünyası, Aralık 2002, Sf: 9)
Her ne kadar geçici vergi beyanlarının hazırlanması aşamasında da dönemi sonu işlemlerinde uygulanan yasal ilkeler geçerli bulunuyorsa da bu dönemler itibarıyla düzenlenen tablolarda belli bir hata payının hukuken kabullenilmesi nedeniyle yıl sonu itibarıyla yapılan dönem sonu işlemlerinin önemi daha da artmaktadır.
Mevcut düzenlemeler çerçevesinde ülkemizde dönem sonu işlemlerinde dikkate alınması gereken üç temel mevzuat bulunmaktadır. Bunlar;
– Türk Ticaret Yasası,
– Vergi Usul Yasası,
– Sermaye Piyasası Yasası’dır.
Diğer yandan Bankalar Yasası uyarınca, düzenlenecek mali tablolarda dikkate alınması gereken ilkeler, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenmektedir.
Yasal tanımlama ile vergi matrahlarının belirlenmesinde mevcut iktisadi kıymetlerin takdir ve tespiti “değerleme işlemleri” olarak kabul edilmekte ve değerleme işlemlerinin yapılması sırasında yasal ilkelere uyulması zorunlu olmaktadır.
Bir işletmede değerleme işlemlerinin yapılabilmesi için öncelikle işletme varlıklarının tespit edilmesi gerekmektedir. Söz konusu tespit işleminin envanter çalışması ile gerçekleştirilmesi gerekir.
“Envanter” bilançonun çıkartılması aşamasında yapılması gereken teknik çalışmadır. Çünkü envanter çıkarmak suretiyle bilançonun düzenlenmesine ortam hazırlanır. Bir başka anlatımla bilanço defter kayıtları üzerinden çıkartılmaz. Fiili çalışma ile çıkartılan envanter üzerinden bilanço çıkartılır. Eğer fiili envanter ile yazılı kayıtlar arasında fark varsa, bu farkın nedeni araştırılır, yazılı kayıtlar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda fiili envanterle olan farklılık nedenleri ve söz konusu farkın dayanağı bulunamıyorsa, mevcut yazılı kayıtlar fiili envantere göre düzeltilir.
“Envanter çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.” (Vergi Usul Yasası, madde: 186)
Diğer yandan “Bilanço, envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibarıyla tertiplenmiş” özetidir. (Vergi Usul Yasası, Md: 192)
Bu iki hüküm bilanço çıkartmanın esaslarını açık bir biçimde belirlemiş bulunmaktadır.
Dönem sonu işlemlerinin mali tablolar aracılığı özetlenmesi ve ilgililere yansıtılması gerekmektedir. Gerçekte mali tablolar, işletme ile ilgili bilgileri belirli bir tarih veya dönem itibariyle düzenleyen ve gösteren araçlardır. (ELALDI, Nejat “Dönem sonunda düzenlenmesi gereken mali tablolar” Vergi Dünyası, Aralık 2002, Sf: 32)
Uygulamada dönem sonu işlemlerine yeteri kadar özen gösterilmediği ve daha çok kaydi işlemler yani defter kayıtları esas alınarak söz konusu mali tabloların düzenlendiği gözlenmektedir. Bu davranış biçimi ise zaman zaman yükümlü ile idare arasında gereksiz uyuşmazlıkların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
İşletmelerde dönem sonu işlemlerinin yapılması sırasında 3568 sayılı yasa hükümlerine göre serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirlere önemli görevler düşmektedir. Çünkü söz konusu meslek mensupları meslek elemanları olarak görev üstlendikleri kurum ve kuruluşları dönem sonu işlemleri aşamasında mevcut mevzuat hükümlerine uygun davranmaya yönlendirmeleri ve bunun sonucunda da düzenlenmesi gereken mali raporların gerçeği yansıtan bir belge olma özelliğini sağlamaları en azından mesleki varlık açısından zorunlu olmaktadır.
Kaynak: Veysi Seviğ