27 Aralık 1998 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 23566
Maliye Bakanlığından:
1.Geçici vergi uygulamasına ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci ve Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddelerinde 4369 sayılı Kanunla(1) yapılan değişiklikler ile ilgili açıklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.
- GEÇİCİ VERGİNİN KAPSAMI
1.1. Geçici Vergi Mükellefleri
- Basit usulde vergilendirilenler hariç ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri geçici vergi ödemek zorundadırlar.
- Adi ortaklıklar ve kollektif şirketler ile adi komandit şirketler ortaklık olarak gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmadıklarından geçici vergi mükellefi de değildirler. Ancak, adi ortaklıklar ile kollektif şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde komandite ortakların şirketten aldıkları kazançlar, şahsi ticari veya mesleki kazanç sayıldığından geçici verginin konusuna girmektedir.
- Türkiye’de işyeri veya daimi temsilcisi bulunan dar mükellefiyete tabi kurumlar, bu faaliyetleri dolayısıyla geçici vergi ödeyeceklerdir.
- Yukarıda sayılanlardan olmakla beraber, gelir veya kurumlar vergisinden muaf olanlar geçici vergi ödemeyeceklerdir. Bunlardan muafiyet şartlarını kaybedenler, mükellef oldukları tarihten itibaren geçici vergi ödemekle yükümlü olacaklardır.
- Zirai kazanç sahipleri ile ücret, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı,diğer kazanç ve irat elde eden gelir vergisi mükelleflerinin geçici vergi ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
1.2. Geçici Vergi Kapsamına Girmeyen Kazançlar
- Senelere sari inşaat ve onarma işi(2)yapan mükellefler ile noter bulunmayan yerlerde Adalet Bakanlığınca geçici yetkili noter yardımcısı olarak görevlendirilenler, bu kazançları dolayısıyla geçici vergi ödemeyeceklerdir. Ancak, söz konusu mükellefler, senelere sari inşaat ve onarma veya geçici yetkili noter yardımcılığı işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları için geçici vergi ödemek zorundadırlar.
2.VERGİLENDİRME DÖNEMLERİ
8.Geçici vergi, ilgili hesap döneminin üçer aylık dönemleri itibariyle beyan edilecektir. Buna göre, bir hesap dönemi ile ilgili olarak 4 ayrı geçici vergi dönemi söz konusudur. Geçici vergi dönemleri, hesap dönemi takvim yılı olanlar ile kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenler bakımından farklılık göstermektedir.
2.1. Hesap Dönemi Takvim Yılı Olanlar
- Hesap dönemi takvim yılı olan mükellefler için geçici vergi dönemleri aşağıda belirtildiği gibi olacaktır.
Birinci dönem; Ocak-Şubat-Mart,
İkinci dönem; Nisan-Mayıs-Haziran,
Üçüncü dönem; Temmuz- Ağustos-Eylül,
Dördüncü dönem; Ekim-Kasım-Aralık.
- Geçici vergi dönemleri üçer aylık olmakla birlikte, beyan edilecek kazancın hesaplanmasında 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolar esas alınacaktır. Örneğin, üçüncü döneme ilişkin geçici vergi; Ocak-Eylül dönemine ilişkin olarak çıkarılacak 9 aylık mali tablolara göre bulunan kazanç üzerinden hesaplanan vergiden, birinci ve ikinci dönemlerde ödenmesi gereken geçici vergilerin indirilmesiyle bulunacaktır.
2.2. Kendilerine Özel Hesap Dönemi Tayin Edilenler
- Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilen mükellefler için geçici vergi dönemleri, özel hesap döneminin başlangıç tarihinden itibaren üçer aylık dönemler olacak ve yukarıdaki esaslar çerçevesinde geçici vergi hesaplanacaktır.
- Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilmiş gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/1998 tarihi itibariyle içinde bulundukları üç aylık dönemi takip eden dönemden başlayarak geçici vergi ödeyeceklerdir.(3) Bunların ilk geçici vergi dönem kazancının tespiti için, bu dönemin başı itibariyle mali tabloların çıkartılması gerekmektedir. Geçici vergi beyannamesi verilen dönemlere ilişkin olarak eski hükümlere göre yıllık beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen geçici vergi taksitleri terkin edilecektir.
- Örneğin, 1 Ağustos-31 Temmuz dönemi özel hesap dönemi olarak tayin edilmiş bir kurumlar vergisi mükellefi, 31/12/1998 tarihi itibariyle içinde bulunduğu Kasım 1998-Ocak 1999 dönemini izleyen Şubat-Nisan döneminden itibaren üç aylık kazancı üzerinden geçici vergi ödemeye başlayacaktır. Bu durumda, 1998 Kasım ayında verilen yıllık beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen geçici vergi taksitlerinden Şubat 1999 ve izleyen aylara ilişkin olanlar terkin edilecektir. 1999 Kasım ayında verilen yıllık kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan vergiden, bir önceki döneme ilişkin beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen geçici verginin ödenen taksitleri ile 1 Şubat-31 Temmuz dönemine ilişkin olarak ödenen geçici vergiler mahsup edilebilecektir.
2.3. İşe Başlama, İşi Bırakma ve Hesap Döneminin Değişmesi
- İşe başlama, işi bırakma veya hesap döneminin değişmesi gibi üç aydan kısa olan vergilendirme dönemlerinde;
– İşe başlamada, işe başlanılan tarihin içinde bulunduğu dönemin sonuna kadar olan süre,
– İşi bırakma veya tasfiye hallerinde işin bırakıldığı veya tasfiyeye girildiği tarihe kadar olan süre,
– Hesap döneminin değişmesi halinde yeni hesap döneminin başladığı tarihe kadar olan süre,
ayrı bir vergilendirme dönemi sayılacaktır.
- Örneğin, öteden beri hesap dönemi takvim yılı olan bir mükellefe, isteği üzerine 1 Mayıs–30 Nisan özel hesap dönemi olarak tayin edilmiştir. Geçici vergi uygulamasında, bu mükellefin ilk özel hesap döneminin başına kadar olan dört aylık sürenin ilk üç ayı bir vergilendirme dönemi, kalan bir aylık süre (1 Nisan – 30 Nisan) ise ayrı bir vergilendirme dönemi olarak kabul edilecektir. Buna göre, özel hesap döneminin başladığı 1 Mayıs tarihinden 31 Temmuz tarihine kadar olan süre, özel hesap dönemine ilişkin ilk geçici vergi dönemi olacaktır.
3.GEÇİCİ VERGİYE ESAS KAZANCIN TESPİTİ
16.Mükellefler, vergilendirme dönemleri itibariyle geçici vergiye tabi kazançlarının belirlenmesinde, ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanununda yer alan hükümlere uymak zorundadırlar.
17. Kurumlar vergisi mükellefleri, dönem kazançlarının belirlenmesinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin yanı sıra, safi kurum kazancının tespitine ilişkin olarak Kurumlar Vergisi Kanununda yer alan hükümleri de dikkate alacaklardır.
18. Geçici vergiye ilişkin kazançların hesaplanmasında da, dönemsellik esasına uyulacağı tabiidir. Örneğin, ilk üç aylık kazancın tespitinde 1 Ocak tarihinde ödenen 1 yıllık kira bedelinin, sadece ilk üç aya isabet eden kısmı dikkate alınacaktır.
19. Geçici vergiye esas kazançların tespitinde, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümlerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Değerleme işlemleri ise geçici vergi döneminin kapandığı tarih itibariyle yapılacaktır.
Değerleme işlemlerine ilişkin olarak aşağıdaki hususların açıklanmasına gerek duyulmuştur.
3.1. Yabancı Paraların ve Yabancı Para Cinsinden Olan Borç ve Alacakların Değerlemesi
- Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesinde, yabancı paraların borsa rayici ile değerleneceği ve bu hükmün yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da cari olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, geçici vergiye tabi kazançların tespitinde yabancı paralar ile yabancı para cinsinden olan alacak ve borçların bu hüküm dikkate alınarak değerlenmesi gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak değerlemede T.C. Merkez Bankasınca Resmi Gazetede geçici vergi döneminin kapandığı tarih itibariyle yayımlanan döviz alış kurları esas alınacaktır.
3.2. Alacak ve Borç Senetlerinde Reeskont Uygulaması
- Vergi Usul Kanununun 280, 281 ve 285 inci maddeleri uyarınca, yabancı para cinsinden olanlar da dahil olmak üzere, vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar değerleme günü kıymetine irca edilebilmektedir. Bu hüküm uyarınca mükellefler, geçici vergiye tabi kazançların tespitinde, isterlerse vadesi gelmemiş senede bağlı borç ve alacaklarını değerleme gününün kıymetine irca edebileceklerdir.
- Geçici vergi açısından reeskont yapılmış olması müteakip geçici vergi dönemlerinde veya hesap dönemine ilişkin kazancın hesaplanmasında da reeskont işleminin yapılmasını gerektirmemektedir. Örneğin, üç aylık kazancının tespitinde bu tür alacak ve borçlarını değerleme gününün kıymetine irca etmeyi tercih eden bir mükellef, dilerse altı aylık kazancının tespitinde senede bağlı alacak ve borçlarını değerleme gününün kıymetine irca etmeyebilecektir. Geçici vergi uygulaması yönünden senetli alacaklarını değerleme gününün kıymetine irca eden mükelleflerin, borç senetleri için de aynı uygulamayı yapmaları zorunludur.(4)
3.3. Maliyet Tespit Yönteminin Seçimi
- Değerleme işleminde mükellefe seçimlik hak tanındığı durumlarda, yıllık olarak yapılacak tercih geçici vergi uygulamasında da dikkate alınacaktır. Örneğin, maliyet tespit yöntemi olarak son giren ilk çıkar (LİFO) yöntemini seçen bir mükellefin geçicivergi açısından da uygulama süresi boyunca bu yöntemi kullanması gerekmektedir. Aynı şekilde, geçici vergi döneminde LİFO yöntemi uygulanmaya başlanmışsa hesap dönemine ilişkin gelir veya kazancın tespitinde de bu yöntem kullanılacaktır.
3.4. Şüpheli Alacaklar
- Şüpheli hale gelen alacaklar için değerleme günü itibariyle karşılık ayırma şartlarının bulunup bulunmadığına bakılarak, şartların gerçekleşmesi halinde karşılık ayrılabilecektir. Şüpheli hale gelen alacağın içinde bulunduğu hesap dönemini aşmamak üzere geçici vergi dönemlerinden herhangi birinde karşılık ayırmak mümkündür.
3.5. Yeniden Değerleme Uygulaması
- Geçici verginin hesaplanmasında esas alınacak kazançların tespiti ile ilgili olarak mükellefler, amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye(5)tabi tutabilecekler ve yeniden değerlenmiş bedelleri üzerinden amortisman ayırabileceklerdir.
- Yeniden değerleme işlemi, Bakanlığımızca üç aylık dönemler itibariyle açıklanacak yeniden değerleme oranı kullanılmak suretiyle yapılacaktır. Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilen mükellefler, geçici vergi dönemlerinin ilk ayının içinde bulunduğu dönem için ilan edilen yeniden değerleme oranını dikkate alacaklardır.
- Yeniden değerleme uygulamasına istenilen geçici vergi döneminde başlanılabilecek ancak bu tercih hesap dönemi sonuna kadar değiştirilemeyecektir.
3.6. Amortisman Uygulaması
- Mükellefler yıllık olarak hesaplayacakları amortisman tutarının ilgili döneme isabet eden kısmını geçici vergiye ilişkin kazançlarının tespitinde dikkate alabileceklerdir. Yıl içinde iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetler için yıllık olarak ayrılabilecek amortisman tutarından kazancın ilgili olduğu döneme isabet eden kısım dikkate alınacaktır. Örneğin, üçüncü dönemde iktisap edilen bir demirbaş için bu dönemde 9 aylık amortisman ayrılabilecektir. Bu şekilde amortismana tabi tutulacak iktisadi kıymetlerin değerleme günü itibariyle aktifte bulunması gerekmektedir.
- Ancak, Vergi Usul Kanununun 320 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan binek otomobillerin amortismana tabi tutulmasına ilişkin hüküm, geçici vergiye ilişkin kazancın tespitinde de dikkate alınacaktır.
- Amortisman uygulamasında da yıllık olarak seçilen usulün geçici vergi dönemlerinde değiştirilmesi mümkün değildir. Benzer şekilde, mükellefler ilk defa aktife aldıkları kıymetler için geçici vergi açısından seçtikleri amortisman usul ve oranını yıllık olarak da uygulamak zorundadırlar.
- Aktifleştirilen ilk tesis ve taazzuv giderleri, peştamallıklar ve özel maliyet bedellerinin itfasında da yıllık olarak itfa edilecek tutardan ilgili döneme isabet eden kısım dikkate alınacaktır.
3.7. Dönem Sonu Mal Mevcutlarının Tespiti ve Değerlemesi
- Bilindiği üzere, yıllık beyanname ile beyan edilen kazançların tespitinde, mükelleflerin, mal mevcutlarını fiilen saymak, ölçmek veya tartmak suretiyle belirlemeleri gerekmektedir. Ancak, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmü, geçici vergi matrahının hesaplanmasında dönem sonu mal mevcutlarının kayıtlar üzerinden tespit edilmesine imkan tanımıştır. Dolayısıyla geçici vergiye esas kazançlarının tespitinde mükellefler, dönem sonu mal mevcutlarını kaydi olarak tespit edebilme imkanına sahiptir.Bununla birlikte, dileyen mükellefler dönem sonu mal mevcutlarını fiili envanter yapmak suretiyle belirleyebileceklerdir.
- İster kaydi, ister fiili envanter sonucu tespit edilmiş olsun, dönem sonu mal mevcutlarının değeri Vergi Usul Kanununda yer alan değerleme hükümlerine göre tespit edilecektir.
4.ÖZELLİK GÖSTEREN DURUMLAR
4.1. İndirim ve İstisnaların Dikkate Alınması
- Mükellefler geçici vergiye tabi kazançlarının tespitinde, söz konusu kazançlarını yıllık beyanname ile beyan etmeleri halinde yararlanabilecekleri tüm indirim ve istisnaları dikkate alabileceklerdir.
- İndirim ve istisnalardan yararlanma belirli şartlara bağlanmış ise, bu şartların yerine getirilip getirilmediği, ilgili geçici vergi döneminin son günündeki duruma göre belirlenecektir.
- 4325 sayılı Kanunun(6)uygulamasında olduğu gibi, kazancın bütünüyle gelir ve kurumlar vergisinden istisna edildiği veya hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden belirli oranlarda indirim yapıldığı durumlarda da geçici vergi beyannamesi verilecektir. Gerekli şartlar yerine getirildiği için kazancın bütünüyle istisna edildiği durumda, verilecek geçici vergi beyannamesinde kazanç beyan edilecek ancak geçici vergi hesaplanmayacaktır. Şarta bağlı olarak hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden belirli oranda indirim yapıldığı durumda ise, verilecek geçici vergi beyannamesinde beyan edilen geçici vergi matrahına göre hesaplanacak geçici vergiden, hak kazanılan oranda indirim yapılmaksuretiyle ödenmesi gereken geçici vergiye ulaşılacaktır.
- Örneğin, hesaplanan geçici vergisi 100.000.000 TL olan ve gelir vergisinden % 40 oranında indirim hakkı bulunan bir ticari kazanç sahibi geçici vergi mükellefi, [ 100.000.000 ( 1 – 0.40 ) =] 60.000.000 TL geçici vergi ödeyecektir.
- Öte yandan, istisna uygulaması için gerekli şartların kaybedilmesi halinde, bu durumun meydana geldiği tarihin içinde bulunduğu geçici vergi döneminden itibaren istisna uygulanamayacaktır. Bu durumda, şartların kaybedildiği tarihin içinde bulunduğu gelir ve kurumlar vergisi hesap dönemi bir bütün olarak değerlendirilecek, değişen geçici vergi uygulaması, aynı hesap döneminin şartların kaybedildiği tarihten önceki geçici vergi dönemlerini de kapsayacaktır. Ancak, şartların kaybedildiği dönemden önceki geçici vergi dönemlerine ilişkin olarak herhangi bir müeyyide uygulanmayacaktır.
- Örneğin, hesaplanan gelir vergisinden indirim hakkını 15.10.1999 tarihinde kaybeden yukarıdaki mükellef, Ocak-Aralık arasını kapsayan dördüncü dönem geçici vergi matrahına % 15 oranını uygulayarak geçici vergisini hesaplayacaktır.
- Geçici vergi matrahının tespitinde dikkate alınan indirim ve istisnalar için, Gelir Vergisi Kanununun 94/6 maddesi uyarınca herhangi bir kesinti yapılmayacaktır.
4.2. Finansman Gider Kısıtlaması
- Yıllık beyanname ile beyan edilecek kazançların tespitinde uygulanan finansman gider kısıtlaması(7), geçici vergiye esas kazançların tespitinde de uygulanacaktır. İndirim oranı üç aylık dönemler itibariyle Bakanlığımızca açıklanacaktır.
4.3. Geçmiş Yıl Zararları
- Geçici vergi matrahının hesaplanmasında, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde indirimi mümkün olan geçmiş yıl zararları dikkate alınacaktır.
4.4. Yatırım İndirimi Uygulaması
- Geçici vergi uygulamasında, yatırım indirimi özellik arz etmektedir. Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmü uyarınca, geçici vergi matrahının hesabında yıllık beyannamede kazancın yetersiz olması nedeniyle indirilemeyen tutar hariç, harcama yapılmadıkça yatırım indirimi uygulanmayacaktır.
- Örneğin, Temmuz 1999 tarihinde alınan bir yatırım teşvik belgesi ile ilgili olarak, mükellefin yararlanabileceği yatırım indirimi tutarı, ilgili dönemlerde fiilen yapılan harcama tutarı esas alınarak belirlenecektir. Diğer bir anlatımla, Temmuz-Eylül 1999 ve Ekim-Aralık 1999 ya da 2000 yılında yapılması öngörülen yatırım harcamaları, söz konusu geçici vergi dönemi matrahları hesaplanırken indirim olarak dikkate alınmayacaktır.
- Örnekteki mükellefin 1999 takvim yılı kazancına ilişkin olarak vereceği yıllık beyannamede, 1999 takvim yılında yapmış olduğu ve 2000 yılında yapmayı öngördüğü yatırım harcamaları üzerinden hesaplanan yatırım indirimi tutarı indirim konusu yapılabilecektir. Bu şekilde indirime hak kazanan toplam tutarın, 1999 yılı kazancının yetersiz olması nedeniyle indirilemeyen kısmı, 2000 yılına ilişkin geçici vergi matrahlarının tespitinde indirim olarak dikkate alınabilecektir.
- Öte yandan, 2000 yılında yapılması öngörülen yatırım harcaması kapsamındaki yatırım indirimi tutarının, 1999 yılı kazancından tamamen indirilmiş olması halinde, 2000 yılının vergilendirme dönemlerine ilişkin geçici vergi matrahlarının hesabında, fiilen yapılan harcama tutarının önceki dönem gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde yararlanılan öngörülen yatırım indirimine esas harcama tutarına kadar olan kısmı yatırım indiriminden yararlanamayacaktır.
- Buna göre, örnekteki mükellefin 2000 yılında yapmayı öngördüğü yatırım harcaması tutarının 100 milyar TL, 1999 yılına ilişkin kazancının 120 milyar TL ve yatırım indirimi oranının % 100 olduğu durumda, yatırım indiriminin tamamından 1999 yılında yararlanılmış olacaktır. 2000 yılının birinci geçici vergi döneminde 30 milyar TL yatırım harcaması yapılması halinde, öngörülen ve 1999 yılı kazancından indirilen tutardan daha az olduğundan, söz konusu harcama içinayrıca yatırım indiriminden yararlanılamayacaktır. İkinci dönemde 80 milyar TL yatırım harcaması yapılması halinde, öngörülen indirim tutarını aşan (30+80-100=)10 milyar TL için yatırım indiriminden yararlanılabilecektir.
- Bir önceki yıl kazancının yetersiz olması nedeniyle indirilemeyen yatırım indirimi tutarının, anılan yılda veya daha önceki yıllarda fiilen yapılan yatırım harcamalarından kaynaklanan kısmı için, endeksleme yapılmak suretiyle(8)geçici vergi dönemlerinde yatırım indiriminden yararlanılabilecektir. Bu işlemde kullanılacak yeniden değerleme oranı, üç aylık dönemler itibariyle Bakanlığımızca açıklanacaktır.
4.5. Bağış, Yardım ve Sigorta Primi İndirimi
- Geçici vergi mükellefi gerçek kişiler, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde belirtilen bağış, yardım ve sigorta primi indiriminden, kurumlar ise Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 6 numaralı bendinde belirtilen bağış ve yardım indiriminden geçici vergiyeesas kazançlarını tespit ederken yararlanabileceklerdir. Bu durumda, söz konusu maddelerde yer alan oranlar, geçici vergiye esas kazanca uygulanmak suretiyle indirim konusu yapılabilecek tutar belirlenecektir. Yıllık beyannamede beyan edilen kazanç olmaması veya yetersiz olması halinde, geçici vergi dönemlerinde indirilen bağış ve yardım tutarının, yıllık beyannameye göre yararlanılması mümkün olan kısmı; gelir vergisi mükelleflerince beyan edilen gelirden indirilecek, kurumlar vergisi mükelleflerince gider olarak dikkate alınacaktır. Kalan kısım, gelir vergisi mükelleflerince indirim konusu yapılamayacak, kurumlar vergisi mükelleflerince ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.
4.6. Gayri Maddi Hak Bedeli ve Ciro Primi Gibi Ödemeler
- Hangi esasa göre hesaplanırsa hesaplansın, lisans, know-how gibi gayri maddi hak bedeli ile ciro primi niteliğindeki ödemeler, tahakkuk ettikleri dönemde gelir veya gider olarak dikkate alınacaktır.
4.7. Yenileme Fonu Uygulaması
- Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinde düzenlenen, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılmasından kaynaklanan karın yenileme fonuna alınmak suretiyle vergi matrahına eklenmemesi uygulaması geçici vergi matrahının tespitinde de yapılabilecektir. Bu durumda, yeni iktisadi kıymet iktisap edilmesi halinde, yenileme fonuna aktarılan kar, bu kıymete ilişkin olarak geçici vergi dönemlerinde ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir.
4.8. Dar Mükellefiyete Tabi Olanların Ulaştırma İşlerinde Matrah
- Dar mükellefiyete tabi olan gerçek kişilerin Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları ulaştırma işleri ile dar mükellef yabancı ulaştırma kurumlarının geçici vergiye esas kazançları, gelir veya kurumlar vergisine matrah olacak kazançlarının belirlenmesinde uygulanan usul ve esaslara göre tespit edilecektir.
4.9. Yeni İşe Başlayan Mükellefler
- Yeni işe başlayan mükellefler, faaliyete başladıkları tarihten itibaren üçer aylık kazançları üzerinden geçici vergi ödemeye başlayacaklardır.
- Örneğin, 15 Haziranda işe başlayan bir kurumlar vergisi mükellefi, 15-30 Haziran dönemine ilişkin geçici vergi beyannamesini 15 Ağustos gününe kadar vermek ve bu dönemde elde edilen kazanç üzerinden hesaplanacak geçici vergiyi ödemek zorundadır.
4.10. İşi Bırakan veya Tasfiyeye Giren Mükellefler
- Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmü uyarınca, işin bırakılması halinde işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemler için geçici vergi ödenmeyecektir.
- Buna göre, işi bırakan gelir vergisi mükellefleri, işin bırakıldığı tarihi içeren dönemden sonraki dönemler için geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir. Örneğin, Şubat ayında işi bıraktığını vergi dairesine bildiren bir gelir vergisi mükellefi, Ocak ve Şubat ayındaki faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği kazancı üzerinden hesaplayacağı vergiyi Mayıs ayının 15. günü akşamına kadar bağlı olduğu vergi dairesine beyan ederek ödeyecektir. İşin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde geçici vergiye tabi bir kazanç olmayacağından geçici vergi beyannamesi de verilmeyecektir.
- Bilindiği üzere kurumlar, yetkili organlarının veya mahkemelerin kararı ile tasfiye edilirler. Kurum yetkili organınca tasfiyeye karar verilmesi halinde tasfiyenin Ticaret Siciline tescil edilmesi gerekir. Bu şekilde tasfiyeye giren kurumlar, Ticaret Sicili Memurluğundan alacakları tasfiyeye girildiğinin tescil edildiğini belirten bir belgeyi, mahkeme kararıyla tasfiyeye giren kurumlar ise mahkemeden alacakları tasfiyeye girildiğini belirten kararı tasfiyeye giriş bilançosu ile birlikte bağlı bulundukları vergi dairesine ibraz edeceklerdir. Kurumlar, tasfiyeye girdikleri tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları üzerinden geçici vergi ödeyecekler, bu dönemden sonra geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.
- Tasfiye döneminde, şirket varlıklarının paraya çevrilmesi, alacaklarının tahsili, borçların ödenmesi ve artan kısmın paylaşılması esastır. Bu nedenle, tasfiyeye giren kurumlar, tasfiye döneminde geçici vergi ödemeyeceklerdir. Bununla birlikte, kurumlar tasfiye ile ilgili faaliyetleridışında ticari faaliyette bulunmaları veya tasfiyeden vazgeçmeleri halinde, bu tarihten itibaren geçici vergi mükellefiyeti doğacaktır.
- Geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.
- Örneğin, birleşme ve devir hallerinde, birleşme ve devir tarihi itibariyle hukuki varlığı sona eren kurumların birleşme karı veya devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar için 15 gün içinde beyanname verilmesi gerektiğinden, hukuki varlığı sona eren kurumlar, birleşme veya devir tarihinin içinde bulunduğu dönemler için geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.
4.11. Re’sen veya İkmalen Tarhiyat ve Ceza Uygulaması
- Geçici verginin % 10’u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespit edilmesi halinde, % 10’u aşan kısım re’sen veya ikmalen tarhiyata konu olacaktır. Bu durumda, tarh edilecek ek vergi için vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi uygulanacaktır. İkmalen veya re’sen tarhiyata konu matrah farkının Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde belirtilen fiil ve işlemlerden kaynaklanması halinde, ayrıca söz konusu madde hükmüne göre ceza uygulanacaktır.
4.12. Yeminli Mali Müşavirlerin Sorumluluğu
- Tam tasdik sözleşmesi kapsamında tasdik yapan yeminli mali müşavirlerin üçer aylık geçici vergi dönemleri için ayrıca tasdik raporu düzenlemelerine gerek yoktur. Ancak, yeminli mali müşavirler, geçici vergi matrahlarının doğruluğundan da sorumlu olup, düzenledikleri tasdik raporunda geçici vergiye ilişkin tespitlere de yer vereceklerdir.
- Öte yandan, kendilerine gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerini serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavire imzalatma yükümlülüğü getirilen mükellefler geçici vergi beyannamelerini de imzalatacaklardır.
5.GEÇİCİ VERGİNİN HESAPLANMASI, BEYANI VE ÖDENMESİ
5.1. Geçici Verginin Hesaplanması
- Geçici vergi, ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançlarına, gelir vergisi mükellefleri için Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan % 15 oranının, kurumlar vergisi mükellefleri için ise % 25 oranının uygulanması suretiyle hesaplanacaktır.
- Mükellefler, ödeyecekleri geçici vergi tutarını hesaplamak için öncelikle ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12 nci ayların sonu itibariyle ticari veya mesleki kazançlarını, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmüne göre bu Tebliğin 3 ve 4 üncü bölümlerinde yapılan açıklamaları da dikkate almak suretiyle belirleyeceklerdir.
- Hesaplanan geçici vergiden varsa o hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkif edilmiş vergiler mahsup edilecektir. Mahsuptan sonra kalan tutar o dönem için ödenmesi gereken geçici vergi olacaktır.
5.2. Geçici Verginin Beyanı ve Ödenmesi
- Mükellefler tarafından hesaplanan geçici vergi, ilgili olduğu üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın 15’inci günü akşamına kadar, geçici vergi beyannamesi ile beyan edilecek ve aynı süre içerisinde ödenecektir.
- Örneğin, vergilendirme dönemi takvim yılı olan bir kurumlar vergisi mükellefi Ocak-Mart dönemine ilişkin geçici vergi beyannamesini Mayıs ayının 15’inci günü akşamına kadar bağlı bulunduğu vergi dairesine verecek, ödenmesi gereken bir geçici verginin bulunması halinde bu tutarı da aynı süre içerisinde ödeyecektir.
- Diğer yandan, üzerinden geçici vergi ödenecek kazançla ilgili olarak geçici vergi dönemi içerisinde tevkif suretiyle ödenmiş olan vergiler, beyanname üzerinde gösterilmek ve aşağıda belirtilen şekilde belgelendirilmek koşuluyla hesaplanan geçici vergiden mahsup edilecektir.
- Tevkif suretiyle ödenen vergi, vergi sorumlusunun adı, soyadı ve varsa unvanı, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası ile yapılan ödemenin nevi, tutarı ve tevkif edilen vergiyi gösterir mükellef tarafından düzenlenecek bir liste ile belgelendirilecektir.
- Bir geçici vergi döneminde tevkif suretiyle kesilen vergiler hesaplanan geçici vergi tutarından fazla ise, artan tutar izleyen geçici vergi dönemlerinde hesaplanacak vergiden mahsup edilecektir.
- Geçici vergiden mahsup edilecek tevkif edilmiş vergilerin, geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olması gerekmektedir. Örneğin, geçici verginin konusuna girmeyen, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde belirtilen kazançlarla ilgili olarak yapılan tevkifatların, geçici vergiye tabi olan diğer kazançlar üzerinden hesaplanacak geçici vergiden mahsubu mümkün bulunmamaktadır.
5.3. Geçici Verginin Hesaplanmasıyla İlgili Örnekler
Örnek 1
- Vergilendirme dönemi takvim yılı olan ticari kazanç sahibi bir gelir vergisi mükellefinin Ocak-Mart 1999 dönemi ile ilgili olarak hesapladığı geçici vergiye tabi kazancı 100 milyon TLdır. Bu kazanç üzerinden % 15 oranında hesaplanacak 15 milyon TL bu dönemin geçici vergisi olacaktır.
- Mükellefin Ocak-Haziran 1999 dönemine ilişkin kazancının 300 milyon TL olması halinde, ikinci dönem için ödenmesi gereken geçici vergi, altı aylık kazanca % 15 oranının uygulanması suretiyle bulunan 45 milyon TLdan birinci döneme ilişkin olarak hesaplanan 15 milyon TLnın mahsup edilmesi suretiyle bulunan 30 milyon TL olacaktır.
- Aynı mükellefin Ocak-Eylül 1999 dönemine ilişkin kazancı 800 milyon TL olduğunda, üçüncü dönemin geçici vergisi, bu dönemin matrahına göre hesaplanan (800 milyon x % 15=) 120 milyon TLdan önceki dönemlerde ödenmesi gereken geçici vergi tutarı olan (15 milyon+30 milyon=) 45 milyon TLnın mahsup edilmesi suretiyle bulunan 75 milyon TL olacaktır.
Örnek 2
- Vergilendirme dönemi takvim yılı olan bir kurumlar vergisi mükellefinin Ocak-Mart 1999 dönemine ilişkin kazancı 2 milyar TL zarar olduğunda, birinci dönem için geçici vergi ödenmeyecektir. Kurumun Ocak-Haziran 1999 dönemine ilişkin kazancının 1 milyar TL olması halinde, ikinci dönem için ödenmesi gereken geçici vergi, altı aylık kazanca % 25 oranının uygulanması suretiyle bulunan 250 milyon TL olacaktır. Bu mükellefin Ocak-Eylül 1999 dönemi dokuz aylık kazancının 900 milyon TL olması halinde, bu kazanç bir önceki altı aylık dönem kazancından daha az olduğundan, üçüncü döneme ilişkin olarak geçici vergi ödenmeyecektir.
Örnek 3
- Vergilendirme dönemi takvim yılı olan bir serbest meslek erbabının 1999 yılının geçici vergi dönemlerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.(Tevkifat tutarı sütununda gösterilen rakamlar üçer aylık dönemler içinde yapılan tevkifatları göstermektedir.)
Ocak-Mart dönemi |
|
Serbest meslek kazancı (matrah) |
6.000.000.000
|
Hesaplanan geçici vergi |
900.000.000
|
Mükellefe yapılan ödemelerden tevkif edilen vergi (-) |
800.000.000
|
Ödenmesi gereken geçici vergi |
100.000.000
|
|
|
Ocak-Haziran dönemi |
|
Serbest meslek kazancı (matrah) |
3.000.000.000
|
Hesaplanan geçici vergi |
450.000.000
|
Ocak-Mart dönemi hesaplanan geçici vergi (-) |
900.000.000
|
Ödenmesi gereken geçici vergi |
(0)
|
|
|
Ocak-Eylül dönemi |
|
Serbest meslek kazancı (matrah) |
7.000.000.000
|
Hesaplanan geçici vergi |
1.050.000.000
|
Ocak-Mart dönemi hesaplanan geçici vergi (-) |
900.000.000
|
Ödenmesi gereken geçici vergi |
150.000.000
|
Mükellefe yapılan ödemelerden tevkif edilen vergi (-) |
100.000.000
|
Mahsup sonrası ödenecek geçici vergi |
50.000.000
|
|
|
Ocak-Aralık dönemi |
|
Serbest meslek kazancı (matrah) |
2.000.000.000
|
Hesaplanan geçici vergi |
300.000.000
|
Ocak-Eylül dönemi hesaplanan geçici vergi (-) |
1.050.000.000
|
Ödenmesi gereken geçici vergi |
(0)
|
Mükellefe yapılan ödemelerden tevkif edilen vergi (-) |
150.000.000
|
Ödenecek geçici vergi |
(0)
|
Söz konusu mükellefin dördüncü dönem geçici vergi beyannamesinde mahsup edemediği 150.000.000 TL tevkifat tutarı, 1999 yılına ait gelir vergisi beyannnamesinde hesaplanan vergiden mahsup edilecek, mahsup edilemeyen kısım, 2000 yılının sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde, kendisine red ve iade edilecektir.
6. GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUBU
78. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden, ilgili hesap döneminin üçer aylık dönemlerine ilişkin olarak ödenen geçici vergi mahsup edilecektir.
79. Mahsup işleminin yapılabilmesi için, üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilmiş geçici verginin mutlak suretle ödenmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla üçer aylık dönemler itibariyle tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş bulunan geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir.
80. Üçer aylık kazançlar üzerinden tahakkuk ettirilmiş ancak tahsil edilmemesi dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilecektir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe kadar gecikme zammı uygulanacaktır.
81. Ödenen geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin olarak verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması halinde; mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilecektir. Bu mahsuba rağmen arta kalan bir miktarın bulunması halinde, kalan kısım mükellefin o yılın sonuna kadar yazılı olarak başvurması kaydıyla kendisine nakden iade edilecektir.
7. GEÇİCİ VERGİ BEYANNAMESİNE EKLENECEK BELGELER
7.1. Bilanço Esasında Defter Tutan Mükellefler
82. Bilanço esasında defter tutan mükellefler verecekleri geçici vergi beyannamesine, geçici verginin ilgili olduğu dönem sonu itibariyle çıkaracakları gelir tablosunu ekleyeceklerdir.
83. Söz konusu gelir tablosu, dönem sonu işlemler kayıtlarda gösterilmeksizin geçici vergi döneminin son günü itibariyle çıkarılacak mizandan hareketle düzenlenebilecektir. Bu durumda, dönem sonunda yapılması gereken işlemlere ilişkin olarak yasal defter kayıtları dışında yapılan hesaplamalar ve mizan, istenildiğinde ibraz edilmek üzere muhafaza edilecektir.
7.2. İşletme Defteri veya Serbest Meslek Kazanç Defteri Tutan Mükellefler
84. İşletme defteri tutan mükellefler geçici vergi beyannamelerine, beyannamelerinin ilgili olduğu dönemin son günü itibariyle çıkaracakları işletme hesabı özetini ekleyeceklerdir.
85. Serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler ise, beyannamelerinin ilgili olduğu dönemin son günü itibariyle çıkaracakları ve dönem içinde elde edilen gayri safi hasılat, yapılan gider ve dönem kar veya zararını gösteren serbest meslek kazanç bildirimini beyannamelerine ekleyeceklerdir.
Tebliğ olunur.
(1) 29/7/1998 tarihli ve mükerrer 23417 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
(2) Gelir Vergisi Kanununun 42-44 üncü maddelerinde düzenlenmiştir.
(3) 4369 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi ile Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici Madde 51.
(4) Vergi Usul Kanununun 285 inci maddesi hükmü
(5) Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükmü.
(6) 23.1.1998 tarihli ve 23239 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
(7) Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin 8 numaralı bendi ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin 13 numaralı bendinde düzenlenmiştir.
(8) Gelir Vergisi Kanununun ek 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası.