13/08/1994 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 22020
Maliye Bakanlığından:
6/7/1994 gün ve 21892 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 24/6/1994 gün ve 4008 sayılı Kanunun 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21 ve 22. maddeleri ile Vergi Usul Kanununun 344, mükerrer 347, 349, 350, 353, mükerrer 354, 358, 359, 360, Ek 1 ve Ek 11. maddelerinde yapılan değişiklikler, madde başlıkları itibariyle aşağıda açıklanmıştır.
I- KAÇAKÇILIK SUÇUNUN TARİFİ:
4008 sayılı Kanunun 13. maddesiyle 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere Vergi Usul Kanununun 344. maddesinde yapılan değişiklikle, kaçakçılık suçu “…mükellef veya sorumlu tarafından kasten vergi ziyaına sebebiyet verilmesi…” olarak yeniden tanımlanmıştır. Bu tanıma göre bir tarhiyat için kaçakçılık cezasının kesilebilmesi vergi ziyaında kasıt unsurunun bulunması şartına bağlanmıştır.
Yapılan düzenlemeye göre, vergi ziyaına sebebiyet verilmesinde, kastın varlığına ilişkin ispat külfeti ilke olarak vergi idaresine yüklenmiş olmakla birlikte vergi ziyaının maddenin 1-6 numaralı bentlerinde sayılan fıillerin sonucunda meydana geldiği hallerde karine olarak kastın varlığı kabul edilecektir. Bu durumlarda kastın varlığının ayrıca ispat edilmesi gerekli olmayıp mükellef tarafından kastın mevcut olmadığının iddia edilmesi halinde, ispat külfeti mükellefe ait olacaktır.
Yapılan düzenlemede beyan dışı bırakılan matrahın, matrah kısmının veya ziyaa uğratılan verginin belirli miktarı (ölçüleri) aşması kasıt karineleri arasında sayılmadığından, bu gerekçeye dayanılarak kaçakçılık cezası kesilmesi uygulamasına son verilmiştir.
Buna göre, beyan dışı bırakılan matrahın, matrah farkının veya vergi farkının miktarı ne olursa olsun, maddede 6 bent halinde sayılan kasıt karineleri mevcut olmadığı ve kastın mevcudiyeti vergi idaresince başka delillerle de ispat edilmediği taktirde kaçakçılık cezası kesilemeyecektir.
Yapılan değişiklik 1.1.1995 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu durumda bu tarihten önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin tarhiyatlar hakkında, ilgili vergilendirme dönemlerinde yürürlükte bulunan hükümler uygulanacaktır.
II – AĞIR KUSURUN TARİFİ:
4008 sayılı Kanunun 14. maddesiyle 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere Vergi Usul Kanununun “Ağır Kusurun Tarifi” başlıklı mükererrer 347. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin 1 numaralı bendinde ağır kusura ilişkin matrah, matrah farkı ve vergi farkı ölçüleri yeniden belirlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, vergi beyannamelerinde toplamı 100 milyon liradan az olmamak üzere, beyannamede yazılı vergi matrahının % 10’unu geçen bir miktarın noksan bildirilmesi halinde veya beyan dışı bırakılan matrah veya matrah farkı veya yersiz vergi mahsup ve bildirimleri nedeniyle ödenmesi gereken verginin 40 milyon liradan az olmamak üzere noksan hesaplanmasına veya bu miktarı aşan verginin haksız yere iadesine sebebiyet verilmesi hallerinde ağır kusur cezası kesilecektir.
Buna göre, ceza nev’inin belirlenmesinde matrah farkı ve vergi farkı olmak üzere iki ölçü esas alınacaktır.
A) Matrah Farkı Ölçüsüne Göre Ağır Kusur Cezası:
Matrah farkı ölçüsüne göre, beyan dışı bırakılan matrahın veya matrah kısmının 100 milyon lirayı ve beyannamede gösterilen matrahın % 10’unu aşması halinde, ağır kusur cezası kesilecektir.
Bu ölçüye göre ağır kusur cezası kesilebilmesi için, 100 milyon liralık ve % 10 nisbetindeki hadlerin her ikisinin de aşılmış olması şarttır. Beyan dışı bırakılan matrah kısmı 100 milyon liradan fazla olmakla birlikte, beyannamede gösterilen matrahın % 10’unu aşmıyorsa veya beyannamede gösterilen matrahın % 10’undan fazla olmakla birlikte 100 milyon lirayı aşmıyorsa matrah farkı ölçüsüne göre ağır kusur cezası kesilemeyecektir.
B) Vergi Farkı Ölçüsüne Göre Ağır Kusur Cezası:
Vergi farkı ölçüsüne göre ceza nev’inin belirlenmesinde ise, ziyaa uğrayan vergi miktarından hareket edilecektir.
Beyan dışı bırakılan matrah veya yersiz mahsup ve indirimler sonucunda ödenmesi gereken verginin 40 milyon liradan az olmamak üzere eksik hesaplanması halinde, ağır kusur cezası kesilmesi gerekmektedir. Vergi farkı ölçüsüne göre ceza nev’inin tayininde, matrahın eksik beyan edilmesi ve yersiz mahsup nedenleriyle ortaya çıkan vergi ziyaı tutan topluca dikkate alınacaktır.
Maddede yapılan düzenlemeye göre, matrah farkı ve vergi farkı ölçüleri birlikte uygulanacaktır. Bu hadlerden herhangi birisinin aşılması ağır kusur cezası kesilmesi için yeterli olacaktır.
Ancak, maddenin 1 numaralı bendinde, katma değer vergisinin beyan edilmesi gereken dönemden bir dönem önce veya bir dönem sonra beyan edilmesi halinde ağır kusur cezası kesilmeyeceğine ilişkin bir hükme yer verildiğinden, katma değer vergisinin beyan edilmesi gereken dönemden bir dönem önce veya bir dönem sonra beyan edilmiş olmasından dolayı vergi ziyaının doğması halinde, matrah farkı ve vergi farkı hadlerinin aşılıp aşılmadığına bakılmaksızın, kusur cezalı tarhiyat yapılacaktır.
Yukarıdaki hadlere bağlı olmaksızın ağır kusur cezası kesilmesini gerektiren diğer fiiller de maddenin 2, 3, 4 ve 5 numaralı bentlerinde sayılmıştır. Maddenin 5 numaralı bendine eklenen hükümle, değişiklikten önce kaçakçılık cezasını gerektiren fiiler arasında yer alan ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin faaliyetlerinin vergi dairesinin bilgisi dışında bırakılması, ağır kusur sayılan filler arasına alınmıştır. Maddenin 2, 3 ve 4 numaralı bentlerinde yapılan değişiklik ise, bu bentlerde yer alan “ek süre” ibarelerinin metinden çıkarılmasından ibarettir.
Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 349. maddesinde yapılan değişiklikle, ağır kusur cezası, ziyaa uğrayan verginin iki katına çıkarılmıştır. Buna göre 1.1.1995 tarihinden sonraki vergilendirme dönemlerinde işlenen ve ağır kusur cezasını gerektiren fiiller için ziyaa uğratılan verginin iki katı tutarında ceza kesilecektir.
Yukarıdaki açıklamalara göre ağır kusur cezası uygulamasına ilişkin örnekler aşağıya alınmıştır.
ÖRNEK 1: Nisan 1995 dönemine ilişkin olarak verilen katma değer vergisi beyanı aşağıdaki gibidir:
K.D.V. Matrahı |
: |
900.000.000 TL |
Hesaplanan K.D.V. |
: |
135 .000.000 TL. |
İndirilecek K.D.V. |
: |
45.000.000 TL. |
Ödenmesi Gereken K.D.V. |
: |
90.000.000 TL. |
Bu dönemle ilgili olarak yapılan vergi incelemesi sonucunda katma değer vergisi matrahının 105.000.000 lira eksik beyan edildiği tespit edilmiştir.
Bu duruma göre, bu dönemde ödenmesi gereken katma değer vergisi aşağıda hesaplanmıştır.
K.D.V. Matrahı |
: |
1.005.000.000 TL |
Hesaplanan K.D.V. |
: |
50 .750.000 TL. |
İndirilecek K.D.V. |
: |
45.000.000 TL. |
Ödenmesi Gereken K.D.V. |
: |
105.750.000 TL. |
Buna göre eksik hesaplanan katma değer vergisi miktarı 15.750.000 lira olup, maddede yer alan 40.000.000 liralık haddi aşmamaktadır. Ancak, bulunan matrah farkı beyannamede yazılı vergi matrahının % 10’unu ve 100.000.000 lirayı aştığından bu mükellefe ağır kusur cezası kesilecektir.
ÖRNEK 2: Kanuni süresinde verilen 1995 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesi ile 2.000.000.000 lira matrah beyan edilerek 500.000.000 lira kurumlar vergisi tahakkuk ettirilmiştir. Daha sonra yapılan inceleme sonucunda 150.000.000 lira kurumlar vergisi matrah farkı tespit edilmiştir.
Bulunan matrah farkı, 100.000.000 lirayı aştığı halde beyan edilen matrahın % 10’unu geçmediğinden matrah farkına ilişkin had aşılmamıştır. Bulunan matrah farkı nedeniyle eksik hesaplanan vergi miktarı 37.500.000 lira olup, 40.000.000 liralık haddi aşmamaktadır. Bu durumda, gerek matrah farkı gerekse vergi farkı ölçüleri aşılmamış olduğundan bu mükellefe ağır kusur cezası kesilmeyecektir.
ÖRNEK 3: Şubat/1995 dönemine ilişkin olarak verilen katma değer vergisi beyanı aşağıdaki gibidir.
K.D.V. Matrahı |
: |
1.000.000.000 TL |
Hesaplanan K.D.V. |
: |
150 .000.000 TL. |
İndirilecek K.D.V. |
: |
80.000.000 TL. |
Ödenmesi Gereken K.D.V. |
: |
70.000.000 TL. |
Yapılan inceleme sonucunda katma değer vergisine ilişkin olarak 95.000.000 liralık matrah farkı tespit edilmiş, bu dönemde indirim konusu yapılabilecek katma değer vergisi miktarının ise 80.000.000 lira olmayıp 50.000.000 lira olduğu tespit edilmiştir.
Bu duruma göre mükellefin bu dönemde ödeyeceği katma değer vergisi aşağıdaki şekilde hesaplanması gerekmektedir.
K.D.V. Matrahı |
: |
1.095.000.000 TL |
Hesaplanan K.D.V. |
: |
164.000.000 TL. |
İndirilecek K.D.V. |
: |
50.000.000 TL. |
Ödenmesi Gereken K.D.V. |
: |
114.250.000 TL. |
Bu durumda bulunan matrah farkı, beyannamede yazılı vergi matrahının % 10’unu ve 100.000.000 lirayı aşmamaktadır. Ancak bulunan matrah farkı ve yersiz indirimler nedeniyle eksik hesaplanan katma değer vergisi toplamı 44.250.000 lira olup, maddenin 1 numaralı bendinde yer alan 40.000.000 liralık haddi aştığından bu fark için ağır kusur cezası kesilecektir.
Yukarıya alınan örneklerde, inceleme sırasında, kasten vergi ziyaına sebebiyet verildiğine dair delillerin veya 344. maddenin 1-6 numaralı bentlerinde sayılan kasıt karinelerinin tespit edilmesi halinde ise kaçakçılık cezası kesilecektir.
III – KANUNİ SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA KENDİLİĞİNDEN VERİLEN BEYANNAMELER İÇİN KUSUR CEZASI:
4008 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere Vergi Usul Kanununun 30. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişiklikle, kanuni süresi içinde verilmeyen beyannamelerin, vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk işlemi yapılmasından önce mükellefler tarafından kendiliğinden verilmesi halinde matrahın takdir komisyonunca takdiri yoluna gidilmeksizin bu beyannameler üzerinden re’sen gerekli tarhiyatın yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu değişikliğe paralel olarak, 4008 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere Vergi Usul Kanununun 350. maddesine bir fıkra eklenerek kendiliğinden verilen beyannamelerde gösterilen matrah üzerinden hesaplanan vergi için kusur cezası kesileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümlere göre, mükelleflerce beyannamenin kanuni süre geçtikten sonra pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebi olmaksızın verilmesi veya beyanname pişmanlık talebi ile verilmekle birlikte pişmanlık şartlarının ihlal edilmesi hallerinde bu beyannamelerde gösterilen matrahlar re’sen takdir olunmuş addolunacaktır. Beyannamede gösterilen ve tarhiyata esas olacak matrahın ve bu matrah üzerinden hesaplanan vergi miktarının Vergi Usul Kanununun mükerrer 347. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan hadleri aşıp aşmadığına bakılmaksızın kusur cezalı vergi tarhiyatı yapılacaktır.
Ancak, bu hükmün uygulanabilmesi için beyannamenin bu dönemle ilgili olarak vergi incelemesine başlanılmasından veya matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk işleminden önce verilmiş olması şarttır. Diğer bir anlatımla, kanuni süresi içerisinde verilmeyen beyannamenin incelemeye başlandıktan veya matrah takdiri için takdir komisyonuna sevkten sonra verilmesi halinde bu hükmün uygulanması sözkonusu olmayacaktır. Bu durumda ziyaa uğratılan vergi için ağır kusur cezası kesilecektir; ayrıca inceleme sonucuna veya takdir komisyonu kararına göre re’sen gerekli tarhiyat yapılacaktır.
Vergi Usul Kanununun 30. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişiklik ve 350. maddeye eklenen 2. fıkra 1.1.1995 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu tarihten sonra kendiliğinden verilen beyannameler için beyannamelerin ilgili oldukları vergilendirme dönemlerine bakılmaksızın, yukarıdaki açıklamalara göre gerekli işlemler yapılacaktır.
IV – ÖZEL USULSÜZLÜKLER VE CEZALARI:
4008 sayılı Kanunun 17. maddesiyle Vergi Usul Kanununun 353. maddesinin başlığı “Fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması” şeklinde değiştirilmiş ve madde yeniden düzenlenmiştir. 6.7.1994 tarihinden geçerli olmak üzere maddede yapılan değişiklikler aşağıda açıklanmıştır.
A – Özel Usulsüzlük Cezası Kesilmesinde Üst Sınır Kaldırılmıştır:
Maddenin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzunu vermeyen ve almayanlara bu belgelere yazılması gereken meblağın %3’ü nispetinde uygulanmakta olan usulsüzlük cezası nispeti %25’e çıkarılmış, cezanın asgari miktar da her bir belge için 1.000.000 lira olarak belirlenmiştir. Değişiklikten önceki hükümde yer alan, bir takvim yılında her bir belge için kesilecek özel usulsüzlük cezası toplamına ilişkin üst sınıra yeni düzenlemede yer verilmemiştir.
Yukarıda açıklanan hükümler, bahis konusu bentte sayılan belgelerin alınmadığına ve veı-ilmediğine ilişkin olarak 6.7.1994 tarihinden sonra yapılan tespitler için uygulanacaktır. Bu tarihten önce yapılan tespitler için özel usulsüzlük cezası kesilmesinde, tespitlerin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan hükümler dikkate alınacaktır.
B – Perakende Satış Vesikalarını Düzenlemeyenler İçin Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezası Artırılmıştır:
Maddenin 2 numaralı bendinde perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin kullanılmadığının, düzenlenmediğinin, bulundurulmadığının, irsaliye ve yolcu listelerinin ayrıca taşıtta bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerde aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, her bir belge için 1.000.000 lira özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca bu değişiklikten önce 2 numaralı bentte yer alan ve bir takvim yılı içinde her bir belge nev’ine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezaları toplamının her bir tespit için 7.500.000 lirayı aşmamak üzere 75.000.000 lirayı geçmeyeceğine ilişkin hükme, yeni düzenlemede yer verilmemiştir. Buna göre, bu bentte sayılan usulsüzlük fiilleri için bir sınırlamaya tabi olmaksızın düzenlenmeyen belge sayısı dikkate alınarak özel usulsüzlük cezası kesilebilecektir. Örneğin, aynı yıl içerisinde, birinci tespitte 40 adet, ikinci tespittede de 50 adet ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlenmediği tespit edildiği taktirde, birinci tespit için (40x 1.000.000) 40.000.000 lira, ikinci tespit için de (50×1.000.000) 50.000.000 lira olmak üzere toplam 90.000.000 lira özel usulsüzlük cezası kesilebilecektir.
C – Mükellef Olmayanların Satın Aldıkları Mallar ve Hizmetler İçin Belge Almamaları Halinde de Özel Usulsüzlük Cezası Kesilecektir:
Maddenin 3 numaralı bendi ile Vergi Usul Kanununun 232. maddesinin birinci fıkrasının 1-5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalanların (nihai tüketiciler, götürü usulde vergiye tabi çiftçiler gibi), satın aldıkları mal veya hizmetler için fatura, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi, giriş ve yolcu taşıma bileti veya sattıkları mal ve hizmetler için gider pusulası veya müstahsil makbuzu almadıkları taktirde bu kişilere özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, belge almayanlara 353. maddenin 3 numaralı bendi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için belge almadığına dair tespitin Vergi Usul Kanununa göre vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılmış olması şarttır. Yoklama yetkisine sahip olup, vergi incelemesine yetkili olmayanlar tarafından yapılan tespitlere istinaden bu bent hükümlerine göre belge almayanlar adına usulsüzlük cezası kesilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak bu tespitlere dayanılarak, belge düzenlemeyenler adına özel usulsüzlük cezası kesileceği tabiidir.
Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, serbest meslek erbabı, kazançları götürü usulde tespit olunan tüccarlar, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler ve vergiden muaf esnafın bu bentte sayılan alınması zorunlu olan belgeleri almadıklarının tespiti halinde ise bu kişilere bu bent hükümlerine göre değil, maddenin 1 numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Yapılan düzenlemeye göre, belge almayanlara bu bent hükümleri uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının miktarı ise bu belgeleri düzenlemeyenlere kesilecek özel usulsüzlük cezasının beşte biri olarak belirlenmiştir.
ÖRNEK: 100.000.000 lira tutarındaki beyaz eşyanın nihai tüketici durumundaki bir şahsa satıldığı, ancak bu satışla ilgili fatura düzenlenmediği vergi inceleme elamanlarınca tespit edilmiştir. Bu tespite dayanılarak:
– Satıcı mükellef adına fatura düzenlememekten dolayı Vergi Usul Kanununun 350/l. maddesi uyarınca (100.000.000x%25) 25.000.000 lira özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
– Alıcı adına da fatura almaması nedeniyle Vergi Usul Kanununun 353/ 3. maddesi uyarınca (25.000.000×1/5) 5.000.000 lira özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Bu bent hükümlerinin uygulanmasında, belge alınmadığına ilişkin tespit tutanağının belge almayanlara verilen örneği ceza ihbarnamesi yerine geçecektir. Cezanın, tutanağın alıcıya verildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde, tespitin yapıldığı yeri, yetki alanı içerisinde bulunduran vergi dairesine ödenmesi esastır. Cezanın ödeneceği bu vergi dairesi tutanağa yazılacak ve tutanağın bir örneği de tutanakta belirtilen vergi dairesine gönderilecektir. Adına tutanak düzenlenenler bu cezayı tutanağın kendilerine verilen örneğini ibraz etmek ve tutanakta belirtilen vergi dairesini belirtmek suretiyle başka bir vergi dairesine de ödeyebileceklerdir. Cezanın tespit tutanağının düzenlendiği gün ödenmesi halinde yarısı indirilecek, 7 gün geçtiği halde ödenmemiş olması halinde ise ceza iki kat olarak tahsil edilecektir.
Buna göre, yukarıda verilen örnekte alıcı adına kesilen 5.000.000 lira özel usulsüzlük cezası, tespit tutanağının düzenlendiği tarihte ödendiği taktirde ceza 2.500.000 lira, 7. günün bitimine kadar ödenmesi halinde 5.000.000 lira, bu tarihten sonra ise 10.000.000 lira olarak tahsil edilecektir. Ancak bu hükümler yalnızca belge almayanlar için geçerli olup, belge düzenlemeyenlere kesilecek özel usulsüzlük cezalarında genel hükümler çerçevesinde işlem yapılacaktır.
D – Günü Gününe Tutulması Zorunluluğu Bulunan Defterlerin İşyerinde Bulunmaması Halinde Özel Usulsüzlük Cezası Kesilmeyecektir:
Maddenin 4 numaralı bendinde günü gününe tutulma zorunluluğu bulunan defterlerin tutulmaması veya yoklama ve incelemeye yetkililere ibraz edilmemesi ile vergi kanunlarının uygulaması ile ilgili levhaların bulundurulmaması veya asılmamasına ilişkin tespitlere dayanılarak kesilecek özel usulsüzlük ceza miktarı 1.000.000 lira olarak belirlenmiştir.
Ancak günlük defterlerin işyerinde bulundurulması zorunluluğuna, yeni düzenlenen bent hükmünde yer verilmemiştir. Bu nedenle, günlük defterlerin işyerlerinde bulunmadığına ilişkin olarak yapılan tespitlere dayanılarak özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir. Bu mükelleflere günlük defterlerini ibraz etmeleri için uygun süre verilecek, verilen süre içinde ibraz edilmemesi halinde ise 352-I/4 maddesi uyarınca işlem yapılacaktır.
E – İşyeri Kapatma Cezalarına Bağlı Olarak Uygulanan Özel Usulsüzlük Cezaları Yeniden Düzenlenmiştir:
Maddenin 5 numaralı bendinde, haklarında Vergi Usul Kanununun mükerrer 354. maddesi uyarınca işyeri kapatma cezası verilen mükelleflere kesilecek özel usulsüzlük cezalarının miktarı yeniden belirlenmiştir. Yapılan düzenlemeye göre işletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerden, işyerlerinin kapatılmasına karar verilenlere bir takvim yılı içindeki birinci uygulama için 2.000.000 lira, ikinci uygulama için 4.000.000 lira, daha sonraki her uygulama için 8.000.000 lira özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Bilanço esasına göre defter tutanlar ile serbest meslek erbabı için bu cezalar bir kat artırılarak uygulanacaktır.
Diğer taraftan, yapılan düzenlemeye göre, sözkonusu cezalar işyerinin kapatılması beklenilmeksizin, valilikçe kapatma kararı alınmasını müteakiben kesilebilecektir. İşyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmek suretiyle uygulanması, mükellefler adına bu bent uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmesine engel teşkil etmeyecektir.
F – Bakanlıkça Belirlenen Muhasebe Standartlarına Uyulmaması Halinde Özel Usulsüzlük Cezası Kesilecektir:
Maddeye eklenen 6 numaralı bentte Vergi Usul Kanununun 175 ve mükerrer 257. maddelerine göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara uyulmaması halleri özel usulsüzlük fiili olarak belirlenmiş ve bu fiiller için 25.000.000 lira özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.
V – İŞYERİ KAPATMA CEZASI:
4008 sayılı Kanunun 18. maddesiyle Vergi Usul Kanununun “İşyeri Kapatma Cezası” başlıklı mükerrer 354. maddesine, üçüncü fıkradan sonra gelmek üzere iki yeni fıkra eklenmiştir. Yapılan değişiklik, 4008 sayılı Kanunun Resmi Gazetede yayımlandığı 6.7.1994 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Bu maddeye eklenen dördüncü fıkra ile haklarında işyeri kapatma kararı verilen mükelleflerin işyerlerinin kapatılmasından önce yazılı olarak talepte bulunmaları halinde, işyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesine imkan tanınmaktadır. Ancak, işyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesi bir takvim yılı içinde yalnızca bir defa uygulanacaktır. İşyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesinden sonra aynı takvim yılı içerisinde aynı işyeri için verilen kapatma cezaları para cezasına çevrilmeyecektir.
Para cezasının hesaplama şekli ise maddeye eklenen beşinci fıkrada düzenlenmiştir. Buna göre kesilecek para cezası, mükellefin bir önceki takvim yılına ilişkin olarak gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan ettiği istisnaların düşülmesinden önceki kazancının %5’i olarak hesaplanacaktır. Bu şekilde hesaplanacak para cezası tutarı ise kapatma kararına ilişkin yazının mükellefe tebliğ edildiği tarihte yürürlükte bulunan ve sanayi sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin bir yıllık brüt tutarından az olmayacaktır.
Mükelleflerin, işyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesine imkanından yararlanabilmeleri, idarece hesaplanıp kendilerine yazı ile bildirilen para cezasını bu yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde tamamen ödemeleri şartına bağlı bulunmaktadır. Para cezası belirlenen süre içerisinde ödenmediği taktirde, talep geçersiz sayılarak işyerinin derhal kapatılması yoluna gidilecektir.
Bu madde hükmü 6.7.1994 tarihinde yürürlüğe girmiş olmakla beraber belge düzenine uyulmadığına ilişkin olarak bu tarihten önce yapılan tespitler nedeniyle uygulanması gereken ancak henüz uygulanmamış bulunan işyeri kapatma cezaları da mükelleflerin talepte bulunmaları halinde para cezasına çevrilebilecektir.
İşyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesi ile ilgili uygulama aşağıda belirtildiği şekilde yürütülecektir.
1 – İlgili vergi dairesince, kapatma kararına ilişkin yazının mükellefe tebliği izleyen 3 günün bitimine kadar beklenilecektir. Bu süre içinde mükelleflerce kapatma cezasının para cezasına çevrilmesi için yazılı talepte bulunmaması halinde izleyen günden başlamak üzere işyeri kapatma cezası uygulanacaktır.
2 – İlgili vergi dairesince kapatma cezasının para cezasına çevrilmesine ilişkin dilekçenin verildiği günü izleyen günden başlamak üzere en geç 7 gün içerisinde para cezası tutarı hesaplanacak ve hesaplanan para cezası tutarının bildirimine ilişkin yazı memur eliyle mükellefe tebliğ edilecektir.
3 – İşyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesine ilişkin işlemler 181 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca kapatmaya ilişkin valilik onayını alan vergi dairesince yürütülecektir.
4 – Para cezasının hesaplanmasında, beyannamede yer alan ve hakkında kapatma kararı alınan işletme ile ilgili olmayan kazanç ve iratlar dikkate alınmayacaktır. Örneğin, iki ayrı işletmesi için ticari kazanç beyan eden mükellefin işletmelerinden biri için uygulanacak olan işyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesinde yalnızca kapatılacak işletmeden elde edilen ticari kazanç tutarı esas alınacaktır.
5 – Aynı işletmenin birden fazla işyerinin bulunması halinde işyeri kapatma cezasının para cezasına çevrilmesinde, kapatılacak işyerine isabet eden kazanç tutarı esas alınacaktır. Ancak kapatılacak işyeri kazancının beyanname ve eklerinden işyerleri itibariyle ayrılmasının mümkün olmaması halinde dönem kazancının tamamı üzerinden para cezası hesaplanacaktır.
6 – Yeni işe başlayanlar için kesilecek para cezası, asgari ücretin bir yıllık brüt tutarı esas alınmak suretiyle hesaplanacaktır.
VI – KAÇAKÇILIĞA TEŞEBBÜS SUÇUNUN TARİFİ:
4008 sayılı Kanunun 19. maddesiyle bu Kanunun yayım tarihi olan 6.7.1994 tarihinden geçerli olmak üzere Vergi Usul Kanununun 358. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, fatura, gider pusulası, serbest meslek makbuzu ve müstahsil makbuzunun bir hesap dönemi içerisinde dört defa düzenlenmemesi ile vesikasız mal bulundurma fiilinin aynı hesap dönemi içinde iki defa tespiti kaçakçılığa teşebbüs suçu olarak belirlenmiştir. Sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi ve günlük müşteri listelerinin bir hesap dönemi içinde iki ayrı tarihte düzenlenmemesi fiilleri ise kaçakçılığa teşebbüs suçu kapsamından çıkarılmıştır.
Madde hükmünün 6.7.1994 tarihinde yürürlüğe girmiş olması nedeniyle, 1.1.1994 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak yalnızca fatura, gider pusulası, serbest meslek makbuzu ve müstahsil makbuzlarının düzenlenmediğine ilişkin tespit sayısının dört veya daha fazla olması halinde suç duyurusunda bulunulacaktır. Bu belgelerle ilgili tespit sayısının dörtten az olması halinde kaçakçılığa teşebbüs suçu oluşmadığından, bu konuda işlem yapılmayacaktır. Ancak 1.1.1994 tarihi ile maddenin yürürlüğe girdiği 6.7.1994 tarihleri arasında yapılan tespitler, 1994 takvim yılı ile ilgili kaçakçılığa teşebbüs suçunun uygulanmasında dikkate alınacaktır.
Sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ve ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlenmediğine ilişkin olarak 6.7.1994 tarihi öncesi ve sonrası yapılmış ve yapılacak olan tespitler kaçakçılığa teşebbüs suçu uygulamasında dikkate alınmayacaktır.
Maddenin 2 numaralı bendinde ise, Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sürücüsünün bu fiili kaçakçılığa teşebbüs suçu olarak belirlenmiştir. Bu hükmün uygulanmasında, “cezaların şahsiliği” prensibinin gereği olarak, suçun asli maddi faili olan sürücü hakkında suç duyurusunda bulunulması esas olmakla birlikte, sürücünün, bu fiili araç sahibinin veya diğer şahısların talimat ve telkinleri sonucunda işlendiğinin tespiti halinde Türk Ceza Kanununun 64 ve 65. maddeleri uyarınca, suça aslen veya fer’an iştirak eden bu şahıslar hakkında da suç duyurusunda bulunulacaktır.
Değişiklikten önce maddenin 3 numaralı bendinde yer alan muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge basanlar veya basıp dağıtanlar, yönetmelikte belirtilen bildirim görevini yerine getirmeyen anlaşmalı matbaa işletmecileri ile ilgili hüküm ve 4 numaralı bentte yer alan tutulması veya düzenlenmesi zorunlu belgeleri usulsüz olarak basan ve bu belgeleri kullananlara ilişkin hüküm birleştirilerek maddenin 3 numaralı bendi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Ayrıca 4008 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 3100 sayılı Kanunun mükerrer 8. maddesinde yer alan “bir hesap dönemi içerisinde iki ayrı tarihte ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlenmemesinin kaçakçılığa teşebbüs suçu olduğuna” dair hüküm de madde metninden çıkarılmış bulunduğundan, bundan böyle bu tespitler nedeniyle kaçakçılığa teşebbüs raporu düzenlenmeyecektir.
VII – KAÇAKÇILIKTA HAPİS VE MESLEKTEN MEN CEZASI:
4008 sayılı Kanunun 20. maddesi ile Vergi Usul Kanununun 359. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle kaçakçılık suçunu işleyenler için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırı “üç ay”dan “altı ay”a çıkarılmıştır. Bu hüküm 1.1.1995 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceğinden, bu tarihten sonra işlenen fiillere uygulanacaktır.
VIII – KAÇAKÇILIĞA TEŞEBBÜSÜN CEZASI:
4008 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere 360. madde yeniden düzenlenmiştir.
Yapılan değişiklikle kaçakçılığa teşebbüs suçunu işleyenler için öngörülen hapis cezasının alt sınırı “bir ay”dan “üç ay”a çıkarılmış ve hapis cezasının para cezasına çevrilmesi halinde bu para cezasının ertelenemeyeceği hükme bağlanmıştır.
IX – UZLAŞMA MEVZUU VE TARHİYAT ÖNCESİ UZLAŞMA:
4008 sayılı Kanunun 22. maddesiyle 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere Vergi Usul Kanununun Uzlaşma Müessesesi ile ilgili Ek 1 ve Ek 11. maddelerinin birinci fıkraları yeniden düzenlenmiştir.
Ek 1. maddenin birinci fıkrasında yapılan düzenleme sonucu, ikmalen re’sen veya idarece tarh edilen vergilere kaçakçılık suçu cezasının kesilmesi halinde hem vergi hem cezanın uzlaşma mevzuu yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu hüküm 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girdiğinden, 1.1.1995 tarihinden sonraki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak vergi dairelerince ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilecek vergilere kaçakçılık suçu cezasının kesilmesi halinde gerek vergi gerekse ceza için uzlaşma yapılmayacaktır. 1.1.1995 tarihinden önce veya sonra hangi tarihte tebliğ edilmiş olursa olsun 31.12.1994 tarihinden önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergiler ile bu vergilere kesilen kaçakçılık cezaları için 1.1.1995 tarihine kadar yürürlükte olan hükümler uygulanacak ve mükelleflerin talep etmeleri halinde uzlaşma komisyonlarınca uzlaşma günü tayin edilerek uzlaşma mevzuu yapılacaktır.
Tarhiyat öncesi uzlaşma ile ilgili Ek 11. maddede yapılmış olan değişiklik, Ek 1. maddede yapılmış olan değişiklik paralelinde olduğundan bu konuda da yukarıda Ek 1. madde için yapılmış olan açıklamalar doğrultusunda işlem yapılacaktır.
Diğer taraftan yeni düzenleme sonucu sadece kaçakçılık suçu cezası kesilen veya kesilecek olan tarhiyatlar uzlaşma kapsamı dışında kalmış olduğundan kusur veya ağır kusur cezası kesilmiş veya kesilecek olan tarhiyatlar için mükelleflerin uzlaşma talep etmeleri halinde gerek tarhiyat öncesi gerekse tarhiyat sonrası uzlaşma komisyonlarınca bu talepler değerlendirilerek yürürlükteki uzlaşma hükümleri çerçevesinde gereğince işlem yapılacaktır.
Tebliğ olunur.