Mükellefin Pişmanlık Hükümlerinden Yararlanıp Yararlanamayacağı
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü
TARİH : 19.04.2000
SAYI : B.07.0.GEL.0.30/3044-341-370/18033
KONU : Verdiği beyannamede menkul sermaye iradının yanında gayrimenkul sermaye iradı ve ticari kazancı da bulunan ancak, pişmanlık dilekçesinden önce menkul sermaye iradı yönünden, V.D.’nin haberdar olması nedeniyle mükellefin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı hk.
………………… VALİLİĞİ
(Defterdarlık: Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğüne)
İLGİ : a) ………………… tarih ve ………………… sayılı yazınız.
b) ………………… tarih ve ………………… sayılı yazımız.
c) ………………… tarih ve ………………… sayılı yazınız.
İlgi (a)’da kayıtlı yazınızdan anlaşıldığı üzere, İliniz ….. Vergi Dairesi Müdürlüğü mükelleflerinden ….. 1998 takvim yılına ait yıllık gelir vergisi beyannamesini yasal süresinden sonra 11.10.1999 tarihinde pişmanlık talep dilekçesi ekinde vermiş ve bu beyannamede menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ve ticari kazanç beyanında bulunmuştur. Beyannamede yer alan menkul sermaye iradının mevcudiyeti verilen pişmanlık dilekçesinden önce Bakanlığımız aracılığı ile vergi dairesine intikal ettiğinden pişmanlık talebi kabul edilmeyerek verilen bu beyanname kendiliğinden verilen beyanname olarak işleme tabi tutulmuş ve mükellef adına kusur cezası kesilmiştir. Ancak, mükellefin menkul sermaye iradının yanında gayrimenkul sermaye iradı ve ticari kazancının da mevcut olması nedeniyle Vergi Usul Kanununun 371. maddesinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda tereddüte düşüldüğü belirtilerek konu Bakanlığımıza intikal ettirilmiştir.
İlgi (b)’de kayıtlı yazınızla konu hakkında bilgi ve belgeler istenilmiş ve cevaben ilgi (c)’de kayıtlı yazınız ve ekleri alınmıştır. İlgi (a) ve (c)’de kayıtlı yazınız ve ekleri incelenmiş olup tereddüte düşülen husus ile ilgili olarak aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4369 sayılı Kanunla değişmeden önceki 371. maddesinde beyana dayanan vergilerde. Kaçakçılık (338, 346 ve 347. maddelerde yazılı şekilde yapılanlar dahil), ağır kusur ve kusur mahiyetindeki kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere maddede beş bent halinde yazılı kayıt ve şartlarla kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezası kesilmeyeceği hüküm altına alınmış ve maddenin 1 numaralı bendinde, mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından herhangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.) gerektiği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Öte yandan, 1999/4 Sıra No’1u Vergi Usu1 Kanunu İç Genelgesinde de, Bankalardan alınan bilgilere dayanılarak Gelir Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunla değişik 85 ve 86. maddeleri uyarınca aynı Kanunun 75. maddesinin ikinci fıkrasının 5,7,12 ve 14 numaralı bentlerinde sayılı gelirleri elde ettikleri defterdarlıklara bildirilip, vergi dairelerine aktarılan mükelleflerden; bu gelirlerini beyan etmemek veya eksik beyan etmek suretiyle vergi ziyaına neden olanların Vergi Usul Kanunun 371. maddesinin 1 numaralı bendini ihlal ettiği gerekçesiyle pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlandırılmaması gerektiği açıklanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, adı geçen mükellefin 1998 takvim yılı gelir vergisi beyannamesinde yer alan ticari kazancı ve gayrimenkul sermaye iradı için Vergi Usul Kanununun 371. maddesinin bir numaralı bendi kapsamında bir ihbar söz konusu olmadığından bu gelir unsurları için Vergi Usul Kanununun pişmanlık hükümlerinden yararlandırılması ancak, menkul sermaye iradı için 1999/4 Sıra No’ lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi doğrultusunda işlem yapılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini ve buna göre gerekli düzeltme işlemlerinin yapılmasını rica ederim.
Bakan a.