VUK 284
05 Şubat 2000 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 23955
Maliye Bakanlığından:
27 Ocak 2000 tarihli ve 4503 sayılı Kanunun(*) 10 uncu maddesi ile Vergi Usul Kanununa geçici 24 üncü madde eklenmiştir. Söz konusu madde ile 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerin etkili olduğu Marmara Bölgesinde faaliyet gösteren kişilerle iktisadi ve ticari ilişkide bulunan mükelleflerin alacaklarının tahsilinde ortaya çıkan imkansızlıkların tevsikiyle ilgili olarak Vergi Usul Kanununun 322 ve 323 üncü maddelerinde belirtilen şartlar bu olaya münhasır olmak üzere hafifletilmektedir. Bir başka ifade ile bu maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde alacağın tahsili amacıyla borçlunun dava edilmesine veya icra yolu ile takibine gerek bulunmamakta ayrıca kanaat verici vesika kavramı genişletilmektedir.
Geçici 24 üncü maddenin uygulamasına ilişkin usuller ve 323 üncü maddede düzenlenen dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklarla ilgili olarak aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
1. Geçici 24 üncü maddenin uygulanmasına ilişkin usul
Bu maddeye istinaden şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi veya değersiz alacak olarak doğrudan zarar yazılabilmesi için;
i. Borçlunun 17/8/1999 ve 12/11/1999 tarihlerinde meydana gelen depremden etkilenen il veya ilçelerde gelir veya kurumlar vergisi yönünden mükellefiyet kaydı bulunması,
ii. Alacağın ticari veya zirai bir faaliyetle ilgili ve borçlunun faaliyette bulunduğu yerde meydana gelen deprem tarihinden önce doğmuş bulunması,
iii. Alacağın varlığının Vergi Usul Kanununda sayılan (fatura, sözleşme, müstahsil makbuzu, gider pusulası gibi) belgeler ile tevsiki ve bulunması halinde sipariş mektubu, irsaliye, alacak senedi, çek gibi belgelerle teyidi,
iv. Alacağın ilgili yılın kayıtlarına bir gelir unsuru olarak girmiş bir başka ifade ile hasılat kaydedilmiş ve katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmiş olması,
Gerekmektedir.
Diğer taraftan borçlunun malvarlığında meydana gelen zarar derecesinin tespiti sırasında sigortadan alınan tazminat da zararı azaltan bir unsur olarak dikkate alınacaktır.
Geçici 24 üncü madde 31/12/1999 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girdiğinden(**) bu kapsamdaki alacaklar için 1999 yılı ile 31/12/1999 tarihinde biten geçici vergi dönemlerine ilişkin olarak karşılık ayrılması veya gider yazılması mümkün bulunmaktadır.
1.1. Şüpheli alacak karşılığı ayrılması
Yukarıda belirtilen hususların gerçekleştiği alacaklar için karşılık ayrılabilmesi borçlunun deprem nedeniyle malvarlığının en az üçte birini kaybettiğine ilişkin olarak açılacak tespit davası sonucunda verilecek karara bağlanmıştır.
Yetkili mahkemelerce verilen tespit kararına istinaden ayrılacak karşılığın 1999 yılı (özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2000 yılı) bilançosunda pasifte gösterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle işletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerin alacakları için karşılık ayırmaları mümkün bulunmamaktadır.
Bu şekilde karşılık ayrılan alacakların daha sonra tahsil edilmeleri halinde, tahsil edildikleri yılda gelir yazılacakları tabiidir.
1.2. Değersiz alacaklar
1.2.1. Sulh belgesi
Geçici 24 üncü madde uyarınca alacaklı ve borçlunun her türlü muvazaadan ari olarak sulh olmaları ve bu anlaşmayı noterde düzenlemeleri halinde, bu belge alacağın değersiz hale geldiğine ilişkin kanaat verici belge olarak kabul edilecektir.
Öte yandan borçlunun bu belgeye istinaden alacaklının tahsilinden vazgeçtiği borcu için Vergi Usul Kanununun 324 üncü maddesinde düzenlenen vazgeçilen alacaklara ilişkin hükme uyacağı tabiidir.
1.2.2. Tasdik raporu
Geçici 24 üncü madde, borçlunun malvarlığının en az üçte birini kaybettiği hususunda 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensubunca düzenlenmiş tasdik raporunun kanaat verici vesika olarak kabul edilmesi konusunda Bakanlığımıza yetki vermektedir.
Bu hükme istinaden alacaklarını zarar yazacak mükelleflerin Yeminli Mali Müşavir tarafından düzenlenmiş olup borçlunun malvarlığının en az üçte birini kaybettiğini tespit eden raporu alacağın zarar yazıldığı döneme ilişkin beyannameye ek olarak gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.
Diğer taraftan miktarı 10 milyar lirayı aşmayan alacaklar; borçlunun malvarlığının en az üçte birini kaybettiğinin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirce düzenlenmiş bir raporla tespiti ve ilgili dönem beyannamesinin bu kişi tarafından imzalanması halinde değersiz alacak olarak gider yazılabilecektir. Bu miktarın altında kalan alacaklar için Yeminli Mali Müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporlarına istinaden de zarar yazılabileceği tabiidir.
1.2.3. İl-ilçe idare kurulu kararı
Borçlunun çeşitli nedenlerle il veya ilçe idare kurullarından aldığı ve malvarlığındaki zarar derecesini gösteren belge de Bakanlığımızca tasdik raporu olarak değerlendirilecek bir başka ifade ile değersiz alacak uygulaması açısından kanaat verici vesika olarak kabul edilecektir.
Gerek sulh belgesine gerek tasdik raporu veya il-ilçe idare kurullarınca düzenlenen ve borçlunun malvarlığındaki zarar derecesine ilişkin belgeye istinaden alacaklarını doğrudan zarar yazacak mükelleflerin bilanço veya işletme hesabı esasında defter tutmalarının bir önemi bulunmamaktadır.
Öte yandan tasdik raporuna veya il-ilçe idare kurulu kararına göre zarar yazılan alacakların, borçluları tarafından 324 üncü maddede belirtilen özel karşılık hesabına alınması gerekmemektedir. Diğer bir anlatımla bu tür borçların kar-zarar hesabıyla ilgilendirilmemesi gerekmektedir.
2. Dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar
Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların belirlenmesinde her bir kişi veya kurum itibariyle alacağın takibi için yapılması gereken avukatlık ücreti, noter ve posta masrafı, yargı harcı gibi giderlerin toplamının dikkate alınması gerekmektedir.
Bu tür alacaklar için depremden zarar gören borçluya yazılan taahhütlü mektubun geri dönmüş olması halinde posta memurunun şerhini gösteren zarfın gerektiğinde ibraz edilmek üzere zamanaşımı süresince saklanması yeterli olup ayrıca ikinci bir yazı gönderilmesine gerek bulunmamaktadır.
Ayrıca borçlunun ikamet ve işyeri mahallinin kullanılamaz durumda olduğunun tespiti halinde bu tür küçük alacaklar için tebligat yoluna gidilmesi gerekmemektedir.
Tebliğ olunur.
(*) 29 Ocak 2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(**) 4503 sayılı Kanunun 12 nci maddesi.