T.C.
DANIŞTAY
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/766
Karar No: 1997/3438
Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Karşı Taraf : … Orman Ürünleri Mobilya ve Dekorasyon San. A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 9.6.1988 gün ve …sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal olunarak, … sayılı İhracatı Teşvik Tebliğinin 42/h maddesi uyarınca ihracat sayılan yurt içi teslime konu edilen eşyaya ait ithalde alınması gereken katma değer vergisinin faizi ile birlikte istenilmesine ilişkin Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünün 6.10.1994 gün ve MUAF-8/182 (15198)-11232 sayılı işlemini; Gümrük Kanununun 86. maddesi açıklandıktan sonra, söz konusu madde hükmüne göre, davalı idarece, ithalatın yapıldığı 8.6.1988 tarihinden itibaren 3 yıl içinde uyuşmazlığa konu verginin istenilmesi gerekirken, 6.10.1994 tarihinde istenilmesinde yasaya uyarlık görülmediği, öte yandan, davacının taahhüt hesabının kapatılmış olması, ithalde alınan diğer vergi ve resimleri yönünden muafiyetten yararlandırılmış bulunması karşısında, katma değer vergisinin gecikme faizi ile birlikte istenilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin …günlü, E:…; K:…sayılı kararının; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 16. ve 19. maddeleri karşısında, davacı tarafından yapılan ithalatın katma değer vergisi muafiyetinden yararlandırılamayacağı, bu itibarla, söz konusu ithalata ait katma değer vergisinin, Gümrük Kanununun 176. maddesinin 1. fıkrası uyarınca faizi ile birlikte istenilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı, öte yandan, olayda, vergiler teminata bağlandığından zaman aşımının söz konusu olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin, 9.6.1988 gün ve … sayılı beyanname kapsamı eşyaları, 27.11.1987 gün ve … sayılı ihracatı teşvik belgesine istinaden ithal ettiği, ithal sırasında tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin mükellefince beyanname üzerinde, “itirazım yoktur” şerhi ile tebellüğ edildiği, söz konusu verginin, ihracatı teşvik belgesinin özel şartlar bölümünün 3.paragrafında yer alan “belge kapsamında ithal edilecek maddeler için ödeme taahhütnamesi alındığından ithal sırasında teminat aranmayacaktır.” İbaresi uyarınca teminata bağlanmadığı, Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının 11.2.1993 gün ve 18689 sayılı yazısı ile, davacıya ait teşvik belgesine istinaden ithal edilen malların yurt içi teslim ve satışa konu olduğunun bildirilmesi üzerine, söz konusu eşyalara ait katma değer vergisi ile birlikte, Gümrük Kanununun 176. maddesinin 1. fıkrasına göre hesaplanan faizin, davaya konu 6.10.1994 gün ve MUAF-8/182 (15198)-11232 sayılı işlemi ile istenildiği anlaşılmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 88. maddesinde, ödenmeyen gümrük vergisi ve diğer vergilerle, gerek bunlara müteallik, gerekse bu kanuna göre karara bağlanmış para cezalarının Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gümrük idaresince kovuşturulacağı belirtilmiş, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Tahsil Zamanaşımı” başlıklı 102. maddesinin 1. fıkrasında ise, amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zaman aşımına uğrayacağı hükmü yer almıştır.
Olayda da, 9.6.1988 tarih ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal edilen eşyalara ait katma değer vergisinin tahakkuk ettirilerek, aynı gün, beyanname üzerinde imzası alınmak suretiyle mükellefine tebliğ edildiği, bu suretle tahakkuku kesinleşen verginin, 6183 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 102. maddesi hükmü uyarınca, vadesinin rastladığı 1988 takvim yılını takip eden 1989 yılı başından itibaren 5 yıl içinde, en son, 31.12.1993 tarihine kadar tahsili gerekirken, bu süre geçtikten sonra, 6.10.1994 günlü işlem ile istenilmesinde kanuna uyarlık bulunmamaktadır.
Davalı idarenin, uyuşmazlığa konu verginin teminata bağlanmış olması nedeniyle zaman aşımının işlemeyeceği yolundaki iddiasına gelince; 6183 sayılı Kanunun 102. maddesinde tahsil zaman aşımına ilişkin düzenlemeye yer verildikten sonra, 103. maddesinde de, zaman aşımını kesen haller 10 bent olarak sayılmıştır. Anılan maddenin 8. bendinde, amme alacağının teminata bağlanmasının, zaman aşımını keseceği belirtilmiş, maddenin son paragrafında ise, amme alacağının teminata bağlanması halinde, zaman aşımının, teminatın kalktığı tarihin rastladığı takvim yılının ilk gününden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Gümrük Kanununun “Muayene ve Teminat” başlıklı 121. maddesinde, girişte gümrük idaresi tarafından, beyanların incelenerek teminata bağlanması gereken vergilerle eşyanın ayniyetlerini denetlemeye yarayacak niteliklerinin tespit olunacağı, ilgililerin, eşya nev’inin en yüksek tarifesi üzerinden teminat vermeyi isterse o yolda işlem yapılacağı hükme bağlanmış, Gümrük Kanununun Uygulanmasına Dair Gümrük Yönetmeliğinin 1554. maddesinde ise, gümrük işlemleri sırasında teminat alınmasına gerek görülen hallerde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10’uncu maddesinde sayılanlardan, aşağıda gösterilenlerin teminat olarak idarece kabul olunacağı belirtildikten sonra, kabul olunacak teminatlar 7 bent halinde sayılmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda ise, ithalat sırasında tahakkuk ettirilen vergiler, Gümrük Yönetmeliğinin 1554. maddesinde sayılanlardan herhangi biri karşılığında teminata bağlanmamış olup, 87/2 sayılı İhracatı Teşvik Tebliğinin 24. maddesinin (f) bendi uyarınca, ödeme taahhütnamesi alınması nedeniyle tahsil edilmemiştir.
Dolayısıyla, gerek 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde, gerek Gümrük Yönetmeliğinin 1554. maddesinde sayma suretiyle belirtilen ve teminat olarak kabul edilenlerden olmadığı anlaşılan ödeme taahhütnamesi karşılığında tahsil edilmeyen vergilerin, teminatlı bir alacak olduğunun kabulü mümkün değildir.
Bu itibarla, davaya konu işlemin yukarıda açıklanan gerekçeyle iptali gerekirken, yazılı gerekçeyle iptali yolundaki mahkeme kararında isabet bulunmamakta ise de, karar sonucu itibarıyla yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, 14.10.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.