GVK 194
07 Mart 1996 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 22573
Maliye Bakanlığından:
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin l numaralı bendine 4108 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle eklenen hükümle, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflere, bu işlerle ilgili belgelendiremedikleri giderlerine karşılık olmak üzere götürü gider kaydedebilme imkanı getirilmiştir. Bu Tebliğde, söz konusu götürü gider uygulamasına ilişkin açıklamaların yanısıra, teminat aranmaksızın ve inceleme yapılmaksızın iade edilecek vergilerin miktarları ve iadede teminat olarak kabul edilecek kıymetler ile vergi alacağı, üzerinden hesaplanan fon payının mahsubu hakkında açıklamalara yer verilmektedir.
I _ GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI
Gelir Vergisi Kanununun “İndirilecek Giderler” başlığı altında yeralan 40 ıncı maddesinin l numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, düzenlenmiştir. Bu giderlerin, Vergi Usul Kanununun 227 ve müteakip maddeleri hükümlerinde belirtilen şekilde tevsiki zorunlu olup, bu hükümler çerçevesinde tevsik edilemeyen giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Ancak, 4108 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 numaralı bendine eklenen bir hükümle, bazı giderlerin Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerine göre tevsik edilemediği, hallerde de ticari kazancın tespitinde indirimine müsaade edilmiştir. Söz konusu hüküm aşağıdaki gibidir:
“(İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.)”
Götürü gider uygulaması olarak adlandırılabilecek bu düzenlemeye ilişkin çeşitli hususlar, aşağıda açıklanmıştır.
1. Götürü Gider Uygulamasından Yararlanabilecek Olan Mükellefler
Götürü, gider uygulamasından ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve teknik, hizmetler, ile taşımacılık faaliyetinde bulunan, dar mukellefiyet esasında, vergilendirilenler de dahil olmak üzere gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabileceklerdir. Bu tür faaliyetleri bulunmayan mükelleflerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi hükmüne göre götürü gider kaydı ve bu giderleri kazancın tespitinde indirim konusu yapmaları mümkün değildir.
Dar mükellefiyete tabi olanların Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları ulaştırma işlerinden elde ettikleri kazançlar, Türkiye’de elde edilen hasılata Maliye, Bakanlığınca, belirlenen ortalama emsal nispetlerinin uygulanması suretiyle hesaplandığından, bunların vergiye tabi kazançlarının tespitinde ayrıca, götürü gider uygulamasından yararlanmaları söz konusu olmayacaktır.
2. Götürü Giderlerin Belgeli Giderlere İlaveten Uygulanması
Belgelendirilememiş giderlere karşılık olmak üzere, götürü gider kaydı, mükelleflerin genel esaslara göre tevsik edilmiş giderlerinin gider kaydına engel teşkil etmemektedir:
3. Götürü Gider Kaydedilebilecek Azami Tutar
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 numaralı bendine 4108 sayılı Kanunla eklenen parentez içi hükme göre, tevsik edilemeyen giderlere karşılık olmak üzere, götürü olarak gider kaydedilebilecek tutar, ihracat ve yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj, teknik hizmetler ile taşımacılık faaliyetlerinden döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşini aşamayacaktır. Sözü edilen hasılat kavramı içinde değerlendirilecek dövizlerin, kambiyo mevzuatı gereğince Türkiyeye getirilme şartı aranılmayacaktır:
4. Götürü Gider Uygulamasında Hasılat
a) İhracat Hasılatı
Her türlü ihracat ve yurt dışı taşımacılıktan döviz cinsinden sağlanan hasılat, götürü gider kaydına esas azami tutarın hesaplanmasında dikkate alınabilecektir. Türk Lirası karşılığı yapılan ihracat hasılatı azami gider tutarının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Ancak, Kuzey Kıbrıs Türk Cuhmuriyeti’ne Türk Lirası karşılığı yapılmış ihracat, döviz cinsinden hasılat olarak kabul edilecektir.
İlgili mevzuat çerçevesinde yapılan serbest ihracat, kredili ihracat, konsinyasyon ve müşterek hesap yoluyla ihracat, prefinansman yoluyla ihracat, bedelli ticari numune ihracatı, serbest bölgelere yapılan ihracat ile sınır ve kıyı ticareti yoluyla yapılan ihracattan sağlanan hasılat götürü gider hesaplanmasına konu olabilecektir. Yurt dışında ortak olunan firmalara ayni sermaye olarak mal gönderilmesi şeklinde yapılan ihracat ile müteahhitlerin yurt dışındaki şantiyelerine şube, büro, temsilcilik ve acentalık gibi yerlere mal gönderilmesi durumunda da anılan mal bedelleri ihracat hasılatı kapsamında değerlendirilecektir.
Ancak, gümrük hattı dışındaki mağaza ve işletmelere yapılan mal teslimleri, yabancı gemi ve uçaklara ve uluslararası taşımacılık yapanlara akaryakıt, su, kumanya ve sair malzeme teslimleri, Türkiye’deki konsolosluklara diplomatik temsilciliklere, uluslararası kuruluşlara ve askeri tesislere yapılan mal teslimleri, Türkiye’de ikamet etmeyenlere yurt içinde yapılan mal teslimleri, uluslararası ihaleye çıkarılan projelere ilişkin olarak Türkiye’de yapılan mal teslimlerinden sağlanan hasılat ile transit ticaretten sağlanan hasılat götürü gider kaydedilmesinde ihracat hasılatı olarak dikkate alınmayacaktır. Bu şekilde satılan malların yurt dışına çıkarılmış olması önem arzetmemektedir.
Döviz olarak elde edilen ihracat hasılatının Türk Lirası karşılığının tespitinde, hasılatın kanuni defterlere kaydedildiği tarihte geçerli olan ve T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilmiş döviz alış kurlarının esas alınması gerekmektedir.
Hasılatın kanuni süreden sonra kayıtlara intikal ettirilmesi halinde, götürü gider uygulamasında dikkate alınacak hasılat, kayıtlara intikal ettirilmesi gerektiği tarihteki kur üzerinden hesaplanacaktır. Dövizlerin yurda getirilmesi gerektiği tarihe kadar doğan kur farklarının ise bu uygulamada dikkate alınamayacağı tabidir.
Bilindiği üzere, ihracat, FOB teslim şartının yanı sıra CF veya CIF teslim şartı ile de, yapılabilmektedır. CF satış bedeli, mal bedeli ile birlikte navlun bedelini; CIF, satış bedeli ise bunlara ilaveten sigorta bedelini kapsamaktadır. İhracatçı taşımayı bizzat kendisi gerçekleştirebileceği gibi Türk Lirası veya döviz karşılığında diğer gerçek ve tüzel kişilere de yaptırabilmektedir. İhracatçının, CF veya CIF teslim şartı ile ihracatta; taşımayı döviz karşılığında başka kurum ve gerçek kişilere yaptırması halinde, götürü gider uygulamasında gümrük çıkış beyannamesinde yer alan FOB değerler esas alınacaktır. Başka bir deyişle, taşımanın başkasına döviz karşılığı yaptırıldığı durumda, ihracatın FOB, CF veya CIF teslim şartı ile yapılmış olmasına bakılmaksızın azami götürü gider tutarı FOB satış bedeli üzerinden hesaplanacaktır. Nakliyenin bizzat ihracatçı tarafından yapılması veya Türk Lirası karşılığında diğer gerçek veya tüzel kişilere yaptırılması durumunda ise ihracatçı, götürü gider uygulamasında sigorta bedeli hariç CF hasılat tutarını dikkate alacaktır. Öte yandan, taşımayı Türk Lirası karşılığında gerçekleştiren nakliyecinin, bu taşımacılık hasılatı dolayısıyla götürü gider uygulamasından yararlanması söz konusu değildir.
Geçici, kabul, rejimi çerçevesinde ithal edilen, ham ve yarı mamül maddelerin Türkiyede bir işlem gördükten sonra ihracatından sağlanan döviz hasılatı da diğer ihracat şekillerinde olduğu gibi götürü gider uygulamasına konu olabilecektir.
b) İhraç Kaydıyla Mal Tesliminde Hasılat
İhraç kaydıyla yapılan mal teslimlerinde, bu ihracat hasılatı dolayısıyla götürü gider uygulaması ihracatçı ve ihracatçıya ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunan işletmenin ihracattaki katkıları oranında yapılacaktır.
Buna göre, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun ll/ 1-c maddesi hükmü uyarınca, ihraç edilmek şartı ile ihracatçıya yapılan mal teslimlerinden elde edilen hasılat, döviz olarak elde edilmiş hasılat olarak kabul edilerek götürü gider uygulamasında dikkate alınabilecektir. İhracatçılar ise elde ettikleri ihracat hasılatından ihraç kaydıyla satın aldıkları malın alış bedelini indirecekler ve kalan tutarı götürü gider uygulamasında dikkate alacaklardır. İhraç kaydıyla teslim edilen malların ihraç edildiği, Katma Değer Vergisi Kanunu uygulamasına ilişkin olarak yayınlanmış bulunan genel tebliğlerde belirtilen açıklamalar çerçevesinde tevsik edilecektir. İhraç kaydıyla teslim edilen malın ihracatının aynı yılda gerçekleşmemesi, bu malı ihracatçıya teslim eden mükellefin bu teslimden elde ettiği hasılat dolayısıyla götürü gider uygulamasına engel teşkil etmemektedir. Başka bir ifade ile ihraç kaydıyla mal teslim eden mükellef ile ihracatçı için götürü gider uygulaması farklı dönemlerde olabilecektir. Ancak ihraç kaydıyla yapılan teslimden doğan hasılat dolayısıyla bu uygulamanın yapılabilmesi için sözkonusu malın Katma Değer Vergisi Kanununda öngörülen süresi içinde ihraç edilmesi gerektiği şüphesizdir.
ÖRNEK
(A) Kollektif Şirketinin 1995 Aralık ayında ihraç kaydıyla (B) Anonim Şirketine teslim ettiği 100 ton konserve halinde su ürünü bu şirket tarafından 1996 Şubat ayında ihraç edilmiştir. Döviz karşılığı yapılan bu ihracattan (B) Anonim Şirketi 25.000.000.000._ lira hasılat sağlamıştır. (A) Kollektif Şirketinin, (B) Anonim Şirketine ihraç kaydıyla yaptığı bu satıştan sağladığı hasılat ise 20.000.000.000._liradır. Buna göre, 1996 yılında yapılan bu ihracat dolayısıyla (A) kollektif şirketinin 1995, (B) anonim şirketinin ise 1996 yılı için hesaplayacakları götürü gider tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.
(A) Kollektif Şirketi
20.000.000.000 x % 0,5 = 100.000.000 ._TL.
(B) Anonim Şirketi
5.000.000.000 x % 0,5 = 25.000.000._TL
Bu örnekte, anılan şirketlerin belgesiz genel giderlerinin yukarıda hesaplanan azami tutarların üzerinde olduğu farzedilmiştir.(*)
c) Yurt Dışı Taşımacılık Hasılatı
Her türlü yurt dışı taşımacılık faaliyetinden döviz olarak sağlanan hasılat götürü gider uygulamasına konu olabilecektir “Yurt dışı taşımacılık” ifadesinden başlangıç veya bitiş noktasından herhangi biri veya her ikisi yurt dışında bulunan taşımacılık işlerinin anlaşılması gerekir. Yük taşımacılığının yanısıra yolcu taşımacılığından sağlanan hasılat da götürü gider uygulamasına konu olabilecektir.
Döviz olarak elde edilen yurt dışı taşımacılık hasılatının Türk Lirası karşılığının tespitinde, hasılatın kanuni defterlere kaydedildiği tarihte geçerli olan ve T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilmiş döviz alış kurları esas alınacaktır. Hasılatın kanuni süreden sonra kayıtlara intikal ettirilmesi halinde götürü gider uygulamasında dikkate alınacak hasılat, kayıtlara intikal ettirilmesi gerektiği tarihteki kur üzerinden hesaplanacaktır. Dövizlerin yurda getirilmesi gerektiği tarihe kadar doğan kur farklarının ise bu uygulamada dikkate alınmayacağı tabiidir.
CF veya CIF teslim şartı ile yapılan ihracatta, ihracatçının nakliyeyi döviz karşılığında başka gerçek veya tüzel kişilere yaptırması halinde, ihracatçı götürü gider uygulamasından nakliye ve sigorta bedeli hariç ihracat bedeli (FOB satış bedeli) üzerinden yararlanabileceğinden, taşıma işini döviz karşılığı yapan nakliyeciler söz konusu döviz cinsinden taşımacılık hasılatını götürü gider uygulamasında dikkate alabileceklerdir. Yurt dışı taşımacılığın Türk Lirası karşılığı yapılması durumunda ise nakliyecilerin bu taşımacılık hasılatı dolayısıyla götürü gider uygulamaları mümkün olmayacaktır.
d) Yurt Dışında Yapılan İnşaat, Onarma, Montaj ve Teknik Hizmetlerden Sağlanan Hasılat
Kurumlar Vergisi Kanununun 9 uncu maddesine göre, kanuni veya iş merkezlerinden herhangi birisi Türkiye’de bulunan kurumlar gerek Türkiye’de gerekse yabancı memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilmektedir. Bununla birlikte, yabancı memleketlerde elde edilerek Türkiye’de genel netice hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan mahallinde ödenen benzeri vergiler, aynı Kanunun 43 üncü maddesi hükmü uyarınca Türkiye’de tarh olunan kurumlar vergisinden indirilebilmektedir.
Yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmet faaliyetlerinde bulunan kurumlar, bu işlerden elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla götürü olarak hesapladıkları giderleri, söz konusu yurt dışı faaliyetlerden sağlanan kazançlardan düşecekler ve kalan kısmı Türkiye’de genel netice hesaplarına intikal ettireceklerdir.
İnşaat, onarma, montaj ve teknik hizmet faaliyetlerinde götürü gider uygulamasına esas alınacak hasılat, mükelleflerin bu faaliyetlerinden elde edilen ve genel esaslar çerçevesinde tevsik edilen döviz cinsinden yurt dışı hasılatı ifade etmektedir. Azami götürü gider tutarının hesaplanmasında, kazancın Türkiye’de genel netice hesaplarına intikal ettirildiği tarihte geçerli olan T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru esas alınacaktır. Buna göre, azami götürü gider tutarı, mükellefin döviz cinsinden inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmet hasılatına söz konusu tarihteki döviz kurunun uygulanması suretiyle tespit edilecektir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 numaralı bendine 3380 sayılı Kanunla eklenen ikinci fıkra hükmüne göre, tam mükellefiyete tabi kurumların yurt dışı faaliyetlerden elde ettikleri zararlar gider olarak hasılattan indirilebilmektedir. Bu zararların indirimine ilişkin uygulama esasları 1.2.1986 tarih ve 49651 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 34 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde açıklanmıştır.
Buna göre, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetlere ilişkin faaliyetlerin zararla sonuçlanmış olması götürü gider hesaplanmasına engel teşkil etmemektedir. Bu durumda, götürü olarak hesaplanan giderler, bu zararları artırıcı bir unsur olacak ve genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılacaktır.
Öte yandan, yurtdışında yapılan inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar hakkında Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 24 üncü maddesine göre istisna uygulayan mükellefler de söz konusu faaliyetlerine karşılık olmak üzere götürü gider hesaplayabileceklerdir.
Bu mükellefler, yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri, söz konusu yurt dışı faaliyetlerden sağlanan kazançlardan düşecekler ve kalan kısmı Türkiye’deki genel netice hesaplarına intikal ettireceklerdir. Böylece Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 24 üncü maddesine göre kurumlar vergisinden müstesna tutulacak kazanç tutarı hesaplanan götürü gider tutarı kadar azalmış olacaktır.
5. Götürü Olarak Hesaplanan Giderlerin Muhasebeleştirilmesi
Götürü gider uygulaması, mükelleflerin yurt dışındaki işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları giderlerden belgesi temin edilemeyenlerin, anılan faaliyetlerden sağlanan hasılatın belli bir oranını aşmamak şartıyla ticari kazançtan indirilmesini öngören bir müessesedir. Dolayısıyla götürü gider hesaplanabilmesi için harcamanın yapılmış ve işletmenin malvarlığında bir azalma meydana gelmiş olması gerekir.
Bilindiği üzere, Tekdüzen Muhasebe Sistemi ticari kazancın tespitine yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu nedenle mali tablolarda ve hesap planında vergi yasalarınca ticari kazançtan indirimi kabul edilmeyen giderlerin nasıl muhasebeleştirileceği konusunda açıklama yapılmamıştır. Muhasebe sisteminde, işletmenin faaliyetleri sonucunda doğan tüm giderlerin, vergi yasalarınca ticari kazançtan indirilmesi kabul edilmiş olsun veya olmasın doğrudan ilgili oldukları gider hesaplarında muhasebeleştirilmesi gerekmektedir. Muhasebe düzeninden sağlanan bilgilerle dönem sonunda vergi matrahına ulaşılmaktadır.
Buna göre, işletmenin yurt dışı faaliyetlerine ilişkin olarak yapılan belgesiz giderlerin de Tekdüzen Muhasebe Sisteminde ilgili gider hesaplarında izlenmesi ve dönem sonunda “690 Dönem Kar-Zarar” hesabına aktarılması gerekir. Belgesi temin edilemeyen giderlerin, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde hesaplanacak götürü gider tutarını aşan kısmı, kanunen kabul edilmeyen gider olarak Tekdüzen Muhasebe sistemine göre belirlenen ticari kâra ilave olacaktır. Dolayısıyla, belgesiz giderlere karşılık olmak üzere götürü olarak hesaplanan giderler, ticari kâra eklenmemiş olduğundan vergi matrahına da dahil edilmemiş olacaktır.
ÖRNEK
(A) Kollektif Şirketi, 1995 yılında döviz karşılığı yapılan ihracattan 600.000.000.000._ lira hasılat elde etmiştir. Şirketin anılan yılda ihracat faaliyeti ile ilgili Gelir Vergisi Kanununun 40/1 inci maddesi kapsamına giren 7.000.000.000._ lira gideri bulunmaktadır. Bu giderlerin 4.500.000.000._ lirasının belgesi temin edilememiştir. Bu durumda ticari kazançtan indirilebilecek götürü gider tutarı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
Belgelendirilmiş giderler | : |
2.500.000.000._TL
|
Belgelendirilmemiş giderler | : |
4.500.000.000._TL
|
Toplam giderler | : |
7.000.000.000._TL
|
Belgesiz giderlere karşılık olmak üzere | ||
ticari kazançtan indirilebilecek götürü | ||
gider tutarı (600.000.000.000 x % 05 =) | : |
3.000.000.000._TL
|
Kanunen kabul edilmeyen giderler | ||
(4.500.000.000 _ 3.000.000.000 =) | : |
1.500.000.000._TL
|
Ticari kazançtan indirilecek belgeli giderler | ||
ile götürü olarak hesaplanan giderlerin | ||
toplamı (2.500.000.000 + 3.000.000.000 =) | : |
5.500.000.000._TL
|
6. Yürürlük
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 numaralı bendine 4108 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle eklenen parentez içi hüküm, 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere 2.6.1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Buna göre mükellefler, 1995 takvim yılına ilişkin ticari kazancın tespitinde bu Tebliğdeki açıklamalar çerçevesinde götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebileceklerdir.
Öte yandan özel hesap dönemi tayin olunan kurumlardan, hesap dönemi 1995 yılının Şubat ve müteakip aylarında sona erenler de anılan yıl için götürü gider uygulayabileceklerdir.
II _ TEMİNAT ARANMAKSIZIN VE İNCELEME YAPILMAKSIZIN İADE EDİLECEK VERGİLERİN MİKTARLARI İLE İADEDE TEMİNAT OLARAK KABUL EDİLECEK KIYMETLER
Gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerine göre hesaplanan gelir veya kurumlar vergilerinden, beyannameye dahil kazançlar üzerinden daha önce tevkif suretiyle kesilen vergiler mahsup edilmekte, artan kısmı mükellefe iade edilmektedir. Bu vergilerin iadesine ilişkin işlemler 169 ve 177 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde yürütülmektedir.
177 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan 100.000.000._ liralık tutar bu Genel Tebliğin yayımı tarihinden itibaren 200.000.000._ liraya yükseltilmiştir.
Buna göre:
a) Mahsuplar sonunda kalan ve tutarı 200.000.000._ lira ve daha az olan vergilerin tamamı teminat aranmaksızın ve inceleme yapılmaksızın iade edilecektir.
b) 200.000.000._ lirayı aşan vergilerin ise 200.000.000._ lirası (Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerine ait istihkaklardan tevkif yoluyla kesilen vergilerde 200.000.00._ liranın tamamı ile fazlasının % 30’u) teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin red ve iade edilecektir. Bu miktarları aşan vergilerin iadesi veya bu vergiler için verilen teminatın çözülmesi daha önce olduğu gibi yine inceleme raporuna dayanılarak yapılacaktır.
Öte yandan, yukarıda belirtilen tutarların üzerindeki iadeler 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usülü Hakkında Kanununun 10 uncu maddesine göre (5 numaralı bendinde sayılanlar hariç) teminat verilmesi karşılığında inceleme raporu beklenmeksizin yapılacaktır.
Buna göre, tevkif suretiyle kesilen vergilerin iadesinde mükelleflerce verilecek aşağıda sayılan kıymetler teminat olarak kabul edilecektir.
_ Para,
_ Bankalar tarafından verilen teminat mektupları,
_ Hazine tahvil ve bonoları,
_ Hükümetçe belli edilecek milli esham ve tahvilat. Bu esham ve tahvilat, teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanıyla değerlendirilir.
III _ VERGİ ALACAĞI ÜZERİNDEN HESAPLANAN FON PAYININ MAHSUBU
Tam mükellef kurumlardan alınan kar payları ile bu kar paylarının 1/3’ü olarak hesaplanan vergi alacağının beyanı ve mahsubuna ilişkin açıklamalar, 19 Ocak 1996 tarih ve 22528 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 191 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır.
Tam mükellef kurumlardan alınan kar paylarının menkul sermaye iradı veya başka bir adla yıllık beyanname ile beyan edildiği durumda, kar payının 1/3’ü oranında bir tutar vergi alacağı olarak hesaplanmakta ve kar payına ilave edilerek beyan edilmektedir. Vergiye tabi gelir (matrah) içinde yer alan vergi alacağı, gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan toplam gelir vergisinden mahsup edilmektedir.
3824 sayılı Kanunun 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca yıllık beyanname ile beyan edilen vergi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisinin (beyannameye dahil ücret geliri varsa bu gelire isabet eden vergi hariç) % 10’u oranında ayrıca fon payı hesaplanmaktadır.
Vergi alacağı dahil kar paylarının yıllık beyanname ile beyan edildiği durumda, toplam gelir vergisi üzerinden hesaplanan fon payından vergi alacağı üzerinden % 10 oranında hesaplanan fon payı yıllık beyannamedeki XV No’lu Tablonun 133 Mahsup satırında gösterilmek suretiyle mahsup edilecektir.
Örneğin, vergi alacağı dahil kar payı toplamı (675.000.000+225.000.000 =) 900.000.000 lira olan bir mükellefin hesaplanan gelir vergisi 306.000.000 lira olup, vergi alacağı olan 225.000.000._ liranın mahsubundan sonra ödenecek vergi 81.000.000._ liradır. Hesaplanan gelir vergisi üzerinden alınacak fon payına ait meblağ ise (306.000.000x%10=) 30.600.000 lira olarak hesaplanacaktır. Buna göre, bu tutardan vergi alacağına isabet eden (225.000.000x%10=) 22.500.000._ lira fon payı tutarı düşüldükten sonra kalan 8.100.000 lira ödenecek fon payı tutarı olacaktır.
Vergi alacağı tutarı üzerinden hesaplanan fon payı tutarının, gelir vergisi üzerinden hesaplanan fon payı tutarından daha fazla olması halinde artan fon payı ile ilgili olarak mahsup veya iade yapılmayacağı tabiidir.
Tebliğ olunur.
(*) Danıştay 4. Dairesinin 17.3.1999 tarih E. 1998/594 K: 1999/1152 sayılı Kararı ile I/4-b Bölümü İptal Edilmiştir.