KDV Genel Uygulama Tebliğinden Uygulayıcılara Notlar
Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
26.04.2014 Tarih ve 28983 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ile 1 ila 123 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğleri 01.05.2014 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyla 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmak suretiyle tek bir tebliğ haline gelmiştir. Yeni Tebliğ’de kimi konularda önemli değişiklikler yapılmıştır. Yazımızda uygulayıcılar için önemli gördüğümüz kimi değişikliklere değinilecektir.
1-Doğrudan Mal veya Hizmet Temin Edilen Safhadan Önceki Safhalarda Yer Alan Olumsuzluklar Tek Başına KDV İadesine Engel Olmayacaktır
Yürürlükten kaldırılan 84 Seri No.lu KDV Tebliğinin II/4. Bölümünde “Doğrudan Mal veya Hizmet Temin Ettikleri Safhadan Önceki Safhalarda Yer Alanlar Hakkında Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanlar”ın iade taleplerine ilişkin açıklamalar yer almaktadır.
1 Mayıs 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde ise IV/E ÖZEL ESASLAR bölümünde yalnızca iade talebinde bulunanların bir altı olan “Doğrudan Mal veya Hizmet Temin Ettikleri Mükellefler Hakkında Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanlar”ın iade taleplerine ilişkin açıklamalar yer almaktadır.
Dolayısıyla yeni tebliğ ile iade talebi olan mükellefin altının altındaki mükelleflere ilişkin olumsuzluklar tek başına iadeye engel olmayacaktır.
2- SMİYB Düzenleme Ya da Kullanma İddiasının İncelenmesi veya Araştırılması Aşamasında Mükellefe İşlemlerin Gerçekliğine İlişkin Delil Sunma İmkanı Verilecektir- Delil Serbestisi- Ödemenin Tevsikinde Belirli Ödeme Şekillerine İlişkin Sınırlamanın Kalkması
Tebliğ uyarınca, düzenledikleri veya kullandıkları belgelerin sahteliğine veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğuna ilişkin inceleme veya idari araştırma aşamasında mükellefe, söz konusu belgelerin gerçekliğine yönelik deliller ileri sürme imkânı verilir. Aynı şekilde kendileri hakkında olumsuz rapor veya olumsuz tespit bulunmamakla birlikte mal veya hizmet satın aldıkları mükellefler hakkında olumsuz rapor veya olumsuz tespit bulunan mükelleflere de bu imkân sağlanır. Söz konusu karşı deliller inceleme veya araştırmaya konu iş, işlem ve belgelerle ilgili olmalı ve bir yazı ile idari makama ibraz edilmelidir. Karşı deliller incelemeye başlanmış olması halinde inceleme elemanına, incelemeye başlanmamışsa ilgili vergi dairesine sunulur.
Dolayısıyla idare tarafından sahte veya yanıltıcı olduğu yönünde bulgular bulunan bir belgenin gerçek bir işleme dayandığı ve dayandığı işlemi mahiyet ve miktar itibarıyla doğru olarak yansıttığı işlemin tarafları, ilgilileri (iade talep edenler) veya mükellefler tarafından 213 sayılı Kanunun 3’üncü maddesindeki delil serbestîsi kapsamında iddia ve ispat olunabilir.
İleri sürülen karşı delillerin işlemin gerçekliğini göstermesi halinde özel esaslar uygulanmaz. İşlemin tarafları, ilgililer ve mükelleflerin, delillerini bir rapora bağlamak suretiyle ve işlem ve belge ile ilgili olmak koşuluyla ileri sürmeleri gerekir. İşlem ve belgeyle ilgili olmayan iddia ve deliller dikkate alınmaz.
Bu şekilde ileri sürülen iddia ve deliller, inceleme elemanı veya idare tarafından karşı delillerle çürütülmek suretiyle belgenin sahte veya yanıltıcı olduğu ispatlanabilir. Bu durumda ileri sürülen delillerin ele alınıp raporda veya dayanak bir yazı ile çürütüldüğü karşı delillerle açıklanarak mükellef veya ilgili özel esaslara alınır.
Sınırlandırıcı olmamak kaydıyla belgenin gerçekliğini ve doğruluğunu ispatta aşağıdaki deliller kullanılabilir:
a) İşlem bedelinin ödendiğinin belgelendirilmesi.
Ödeme, iade talebinde bulunan mükellef tarafından ödemeyi tevsik eden belge aslı veya noter onaylı örneği ile tevsik edilebilir.
Ödemenin 5411 sayılı Bankalar Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar vasıtasıyla veya 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 785 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında düzenlenen çekler ile de tevsiki mümkündür.
Ayrıca internet bankacılığı yoluyla yapılan ödemelerde, banka dekontu yerine ilgili banka şubesi tarafından onaylı internet çıktıları ya da mükellefler tarafından ödeme yapılan bankalardan alınan onaylı hesap ekstreleri ödemenin tevsikinde kullanılabilir.
Ödeme, kredi kartı (iade talebinde bulunan kişi veya kuruma ait), tapu devri, kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla (ön ödeme avansı şeklinde kamu kurum ve kuruluşlarının veznesine ödeme gibi) yapılmak suretiyle de tevsik edilebilir.
Ödemenin PTT yoluyla yapıldığı durumlarda, ödeme sırasında düzenlenecek belge, (satıcının veya adına hareket edenlerin adı-soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile banka hesap numarası ve vergi kimlik numarası doğru olarak yazdırılmak kaydıyla) ödemeyi tevsik eden delil olarak ileri sürülebilir.
b) Taşıma, yükleme, boşaltma, depolama, ambalajlama, ve benzeri işlemlerin yapıldığına yönelik belgeler, sigorta belgesi, vergi, resim, harç, pay, fon gibi ödemeler yapılmışsa bu ödemelere ait belgeler işlemin gerçekliğinin tevsikinde delil olarak kullanılabilir.
3- Özel Esaslardan Genel Esaslara Dönüşte Nihai Yargı Kararı Beklenmeyecektir
Bilindiği üzere 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde özel esaslardan genel esaslara geçişte “kullanma raporları üzerine yapılan tarhiyatın % 95 ve daha fazlasının nihai yargı kararlarıyla terkin edilmesi”, “SMİYB düzenleme raporları üzerine yapılan tarhiyatın nihai yargı kararları ile terkin edilmesi” koşulları belirtilmiştir.
Ancak KDV Genel Uygulama Tebliğinde özel esaslardan genel esaslara geçişte aşağıdaki ibareler yer almaktadır.
“- Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiiline ilişkin olarak düzenlenen raporlara dayanılarak yapılan tarhiyatın yargı kararları ile terkin edilmesi,
– Düzenleme tespitine dayalı olarak tesis edilen işlemlerin yargı kararıyla iptal edilmesi,
– Kullanma raporları üzerine yapılan tarhiyatın yargı kararıyla terkin edilmesi,
– Tespitin veya tespite dayanılarak tesis edilen işlemlerin yargı kararıyla iptal edilmesi,”
Dolayısıyla Yeni Tebliğe göre özel esaslardan genel esaslara geçişte nihai yargı kararı beklenmeyecektir. İlk derece mahkemesinin kararı yeterlidir.
4-KDV İadesini Kolaylaştırıcı Düzenlemeler Mayıs 2014 Döneminden Önceki Dönemlere İlişkin KDV İade Taleplerinde Dikkate Alınmayacaktır
10.06.2014 Tarihinde yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği Sirküleri ile Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin geçiş dönemi uygulamasına ilişkin tereddüt edilen hususlara ilişkin açıklamalar yapılmıştır.
Buna göre Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği, 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olup, bu tarihten sonraki işlemlere Tebliğde belirtilen usul ve esaslar uygulanacaktır. Tebliğin yürürlük tarihinden önceki işlemlere ise mülga Tebliğlerde yer alan düzenlemeler uygulanacaktır.
Tebliğin yürürlük tarihinden sonraki vergilendirme dönemlerine ilişkin iade talepleri, standart iade talep dilekçesi kullanılmak suretiyle ve Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğindeki usul ve esaslara göre sonuçlandırılacaktır. Tebliğin yürürlük tarihinden önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin iade talepleri ise, standart iade talep dilekçesi Tebliğin yürürlük tarihinden sonra verilse dahi mülga Tebliğlerdeki usul ve esaslara göre sonuçlandırılacaktır.
5- Dahilde İşleme ve Geçici Kabul Rejimleri Kapsamında İhraç Edilecek Malların Üretiminde Kullanılan Girdilerin Temininde Tecil-Terkin Uygulaması Açısından Satıcıların “İmalatçı” Olma Şartı Kaldırıldı
Yürürlükten kaldırılan 95 Seri No.lu KDV Genel Tebliği uyarınca, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1 maddesinde sayılan kurum ve kuruluşların aynı Kanunun geçici 17nci maddesi kapsamında yapacakları teslimlerde, imalatçı olma şartı aranmazken, diğer mükellefler tarafından yapılacak teslimlerde tecil-terkin uygulanabilmesi için imalatçı olma şartı aranıyordu.
KDV Genel Uygulama Tebliği uyarınca ise DİİB sahibi mükelleflere, dahilde işleme rejimi kapsamında ihraç edilecek ürünlerin imalinde kullanılacak maddeleri teslim edecek satıcıların KDV mükellefi olmaları yeterli olup, ayrıca imalatçı olmaları şartı aranmayacaktır.
6- DİİB Sahibi Mükellefin İhraç Kaydıyla Tesliminde İade Edilecek KDV Tutarında Sınırlama
Tebliğ uyarınca DİİB kapsamında KDV ödemeksizin satın aldığı girdileri kullanarak ürettiği malı 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında ihraç kayıtlı olarak teslim eden bir mükellefin iade alacağı KDV tutarı, ihraç kayıtlı teslim nedeniyle hesaplayıp tahsil etmediği KDV tutarından, bu ürün için DİİB kapsamında aldığı girdiler nedeniyle ödemediği KDV tutarı düşüldükten sonra kalan tutardan fazla olamaz.
Eşdeğer eşya uygulaması nedeniyle KDV ödeyerek satın aldığı girdileri kullanarak vücuda getirdiği ürünü ihraç eden ve bunun karşılığında da DİİB kapsamında KDV ödemeyerek söz konusu girdi veya eşdeğer eşyasını temin etme hakkı kazanan mükellefin KDV ödeyerek satın aldığı girdilere ilişkin KDV’yi başlangıçta iade olarak talep etmesi mümkün değildir. İade edilecek KDV’nin hesabı, eşdeğer eşya uygulaması nedeniyle DİİB kapsamında KDV ödemeksizin girdi temininden sonra yapılır. Bu durumda iade edilecek KDV, ihracata genel vergi oranı uygulamak suretiyle bulunacak tutardan, DİİB kapsamında girdi temininde ödemediği KDV tutarının düşülmesi suretiyle bulunan tutarı aşamaz.
7- Özel Faturalı Satışlarda DAB Şartı Kaldırıldı, İstisna Şartı Olan Asgari Teslim Tutarı Artırıldı, Mallara Sınırlama Getirildi, Beyan Şekli Değiştirildi ve Yurtdışı Etme Süresi Yeniden Belirlendi
Tebliğde belirtilen istisna şartları arasında döviz alım belgesi bulunmamaktadır.
İstisna için satılan malların bedelleri toplamının 2.000 TL’nin üzerinde olması gerekir (Değişiklik öncesi: 600 TL). Bu toplama, aynı faturada gösterilen birden fazla mal çeşidine ait bedeller dahildir. 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listede yer alan mallar için bu kapsamda işlem yapılamayacaktır.
Bu kapsamda yapılan satışlar, onaylı özel faturanın satıcı firmaya intikal ettiği tarihi kapsayan vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesi ile tam istisna kapsamında beyan edilecektir. Söz konusu beyannameye onaylı özel faturanın bir nüshası veya firma yetkililerince onaylı örneği ya da onaylı özel faturaların muhtevasını içerecek şekilde hazırlanan liste eklenecektir.
Beyan, ilgili dönem beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığında “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 322 kod numaralı işlem türü satırı kullanılmak suretiyle yapılacaktır.
Satın alınan malların, özel fatura tarihini izleyen aybaşından itibaren üç ay (Değişiklik öncesi: fatura tarihinden itibaren 3 ay) içinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak Maliye Bakanlığı’nca belirlenen gümrük kapılarından yurtdışına çıkarılması ve bu malların gümrük bölgesinden çıktığını gösteren bu gümrük kapılarında onaylatılmış özel faturanın bir nüshasının çıkış tarihinden itibaren en geç bir ay içinde satıcıya intikal etmiş olması gerekir.
8.Hizmet İhracatı İstisnasının Beyanında Dövizin Türkiye’ye Getirildiğini Tevsik Eden Belgenin Temin Edilmesi Zorunlu Değildir
Yürürlükten kaldırılan 26 Seri No.lu KDV Genel Tebliği uyarınca hizmet ihracatında katma değer vergisi istisnası uygulanabilmesi için dört şartın birlikte gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu şartlardan birisi de hizmet bedelinin, döviz olarak Türkiye’ye getirilmesidir. Buna göre yurt dışındaki müşteri için yapılan hizmete ait bedelin, Türkiye’ye döviz olarak getirilmesi zorunludur. İstisnadan yararlanacak olanın döviz alım bordrosu veya dövizin Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden, kambiyo mevzuatına göre geçerli diğer bir belge ile bunu tevsik etmesi gerekmektedir.
KDV Genel uygulama Tebliğ uyarınca ise hizmet ihracına ilişkin istisnanın beyanı için, hizmete ait ödeme belgesinin (dövizin Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu değildir.
Ancak hizmet ihracatı ile ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin iadesi, hizmet bedeli döviz olarak Türkiye’ye gelmeden yerine getirilmeyecektir.
9.Hizmet İhracatına Yönelik Nakden İade Taleplerinde Vergi İnceleme Raporu Şartı
Mükelleflerin hizmet ihracından kaynaklanan nakden iade talepleri, miktarına bakılmaksızın vergi inceleme raporuna göre yerine getirilecektir. Teminat verilmesi halinde, mükellefin iade talebi yerine getirilir ve teminat, vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülür.
Yine Tebliğ uyarınca hizmet ihracından kaynaklanan mahsuben iade talepleri de zorlaştırılmıştır. Buna göre mükelleflerin hizmet ihracından kaynaklanan ve 5.000 TL’yi aşmayan mahsuben iade talepleri inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilecektir. Ancak iade talebinin 5.000 TL’yi aşması halinde aşan kısmın iadesi vergi inceleme raporu veya YMM tasdik raporuna göre yerine getirilecektir. Teminat verilmesi halinde mükellefin iade talebi yerine getirilir ve teminat, vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülür.
10.Posta/Kargo Yolu İle Yapılan İhracatın Tevsiki
Tebliğ uyarınca posta ve hızlı kargo taşımacılığı yolu ile yapılan ihracat teslimleri, kargo şirketi adına düzenlenen, malı yurtdışına gönderilen mükellefin bilgisinin yer aldığı ve gümrük müdürlüğü tarafından elektronik ortamda onaylanan elektronik ticaret gümrük beyannamesi ile tevsik edilir.
11- İhraç Kaydı İle Satış Yapabilecek İmalatçının Kapsamı Genişletildi
3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi gereğince; ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait KDV, ihracatçılar tarafından ödenmez.
Tecil-terkin uygulamasından “imalatçı” vasfını haiz satıcılar yararlanabilir.
Tebliğ uyarınca imalatçının;
– Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olması veya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından alınmış çiftçi kayıt belgesi, gıda işletmesi kayıt belgesi ve işletme onay belgelerinden (üretici belgesi) herhangi birine sahip olması,
– İlgili meslek odasına kayıtlı bulunması,
– Üretimin yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan Sanayi Sicil Tebliğlerinde öngörülen sayıda işçi çalıştırması ve gerekli araç parkına sahip olması veya kapasite raporundaki üretim altyapısına sahip olması,
gerekmektedir.
Buna göre Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından alınmış çiftçi kayıt belgesi, gıda işletmesi kayıt belgesi ve işletme onay belgelerinden (üretici belgesi) herhangi birine sahip olanlar da ihraç kaydı ile satış yapabilecektir.
12-İmalatçı Olmayanlar Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine/ Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine, Özel Finans Kurumları İhracatçı Firmalara İhraç Kaydı İle Satış Yapamayacaklardır
Yürürlükten kaldırılan 27 Seri No.lu Katma Değer vergisi Genel Tebliği’nin (A) bölümünde, tecil-terkin uygulamasından yararlanabilecek imalatçılarda aranan şartlar belirlenmiş olup, Tebliğde imalatçı olmayan mükellefler tarafından Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine, ihraç kaydıyla tecil-terkin kapsamında mal teslim edilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca, 62 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin A- bölümünde 3065 sayılı KDV Kanununun 11/1-c maddesi hükmü gereğince imalatçılar tarafından ihracatçılara ihraç kaydıyla yapılan mal teslimlerinde tecil-terkin uygulamasına yönelik olarak yayımlanan 27 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin (A) bölümündeki imalatçı tanımına girmeyen mükelleflerin Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca “Sektörel Dış Ticaret Şirketi” sayılan kuruluşlara ihraç kaydıyla yaptıkları teslimler ile “Özel Finans Kurumlarının” ihracatçı firmalara ihraç kaydıyla mal teslimlerinin tecil terkin uygulamasından yararlandırılmasının uygun görüldüğü belirtilmiştir.
Söz konusu düzenlemeler KDV Genel Uygulama Tebliğinde yer almadığı için 01.05.2014 tarihinden itibaren imalatçı olmayanlar;
– Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine
– Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine ihraç kaydı ile satış yapamayacaklardır.
Yine Özel Finans Kurumları, ihracatçı firmalara ihraç kaydı ile satış yapamayacaktır.
13-İade Hakkının İndirim Yoluyla Kullanılmasında Dikkat Edilecek Hususlar
İade hakkı doğuran işlemleri bulunan mükelleflerin bu işlemler dolayısıyla yüklendikleri vergileri nakden veya mahsuben iade olarak talep etmek yerine indirim yoluyla giderme tercihinde bulunmaları mümkündür.
Tercihini bu yönde kullanan mükellefler tarafından iade hakkı doğuran işlem bedelleri KDV Beyannamesinin “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” ve “Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” tablolarında beyan edilir; ancak tabloların “Yüklenilen KDV” veya “İadeye Konu Olan KDV” sütunlarına “0” (sıfır) yazılır.
Bu şekilde beyanda bulunan mükelleflerin, iade için istenenler hariç, iade hakkı doğuran işlemi tevsik eden belgeleri beyanname ekinde ibraz etmeleri gerekir.
Ancak, mükelleflerin iade hakkı doğuran işlemleri nedeniyle iadesini talep ettikleri tutarın bir kısmının iade alınıp kalan kısmının indirim yoluyla giderilmesi tercihinde bulunmaları mümkün değildir.
KDV iade alacağını indirim yoluyla giderme tercihinde bulunan mükelleflerin daha sonra bu tercihten vazgeçerek nakden veya mahsuben iade talep etmeleri halinde aradaki dönemler için düzeltme beyannamesi vermeleri gerekir. Tercih değişikliğinin yapıldığı dönemde iade için istenilen belgeler de verilir.
3065 sayılı Kanunun (11/1-c) ve geçici 17 nci maddeleri kapsamındaki ihraç kaydıyla teslimlerden doğan KDV iade alacaklarının, indirim yoluyla telafi edilebilmesi mümkündür. Bu tercihi yapan mükellefler, tecil edilemediği için iadesi gereken KDV tutarlarını ihracatın gerçekleştiği dönem beyannamesinin “İndirimler” kulakçığının “İndirimler” tablosunda 107 kod numaralı satır aracılığıyla indirim konusu yapabilirler ve bu işlem için indirilecek KDV listesi vermezler.
14- Defter ve Belgelerin Zayi Olması (Yangın, Su Baskını, Çalınma Gibi) Durumunda İade
Tebliğ uyarınca Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesinde belirtilen mücbir sebep hali nedeniyle defter ve belgelerinin zayi olduğunu Türk Ticaret Kanununun 82 nci maddesine uygun olarak ispat eden mükelleflerin iade talepleri, iade talebi ile ilgili alış ve giderlere ait KDV’nin satıcılar tarafından ilgili dönem beyanlarına dahil edildiğinin ispatına bağlı olarak yerine getirilir.
İndirim konusu yapılan verginin satıcılar tarafından beyan edilip ödendiğinin herhangi bir şekilde tevsik edilememesi halinde vergi inceleme raporuna göre işlem yapılır.
Mücbir sebep hali bulunan satıcının beyanname verme ve buna ilişkin vergiyi ödeme süresinin 213 sayılı Kanunun 111 inci maddesi uyarınca uzamış olması halinde bu süre içindeki iade talepleri de genel esaslara göre yerine getirilir.
3065 sayılı Kanunun 29 ve 34 üncü maddeleri gereğince KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için;
a) Vergi, alış faturası veya benzeri vesikalar ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmeli,
b) Söz konusu vesikalar,vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla kanuni defterlere kaydedilmelidir.
Buna göre, defter ve belgeleri çeşitli nedenlerle zayi olan mükelleflerin, bu dönemlere ilişkin olarak verdikleri KDV beyannamelerinde indirim konusu yaptıkları vergileri gerçekten yüklenip yüklenmedikleri, defterlerine kaydedip kaydetmedikleri, dolayısıyla indirime hak kazanıp kazanmadıklarının harici delillerle tespiti gerekmektedir. Bu kapsamda indirim konusu yapılan verginin satıcılar tarafından beyannamesine dahil edildiğinin tespiti delil olarak kabul edilir.
15- Sonuç
26.04.2014 Tarih ve 28983 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ile, 1 ilâ 123 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğleri 01.05.2014 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Ekleri ile beraber 270 sayfa olan Tebliğ’de, yürürlükten kalkan 123 adet tebliğde yer alan düzenlemeler kimi değişiklikler yapılarak tekrar ele alınmıştır. Yine önceki tebliğlerde yer almayan kimi düzenlemeler de bu tebliğde yer almaktadır.
Tebliğde belirtilen ve uygulamayı değiştiren düzenlemelerden önemli görülenler yazımızda açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak yazımızda değişen ya da ihdas edilen yeni düzenlemelerin tamamına yer verilmediğini belirtmek gerekir. Nitekim Tebliğde, hızlandırılmış iade sistemi, KDV iadesinde özel esaslar, iade edilebilir KDV’nin hesaplanması, indirimli teminat uygulaması, mahsuben iade gibi konularda önemli değişiklik ve düzenlemeler bulunmaktadır.